Hatay'ın İskenderun ilçesinde 6 Şubat depremlerinden sonra kısa sürede yapılan İskenderun Acil Durum Hastanesi'nin tavanının çökmesinin ardından bu kez de benzer olay İstanbul'da yaşandı.

4 yıl önce Bakırköy’deki Atatürk Havalimanı yerleşkesine yapılan ve açılışı Erdoğan tarafından yapılan Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin tavanı, sıcak su borusunun patlaması nedeniyle çöktü.

8 bebeğin tedavi gördüğü ünitedeki entübe olan prematüre bir bebek yaşamını yitirdi. Sağlıkçılar yaşananların tedbirsizlik, liyakatsizlik ve denetimsizlikten meydana geldiğini belirterek ‘‘Şifa vermesi gereken kurumlarımız, bizim ve hastalarımızın mezarına dönüşmesin istiyoruz’’ dedi.

Koronavirüs pandemisi döneminde iktidara yakınlığıyla bilinen Rönesans Holding tarafından Atatürk Havalimanı yerleşkesine 45 günde yapılan Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'nde önceki gün gece tavandan geçen sıcak su borusu patladı. Patlamanın etkisiyle tavan çöktü. Olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. İlk müdahaleyi sağlık çalışanları yaptı ve yenidoğan ünitesinde tedavi gören 8 bebeği güvenli bir alana nakletti. Durumu kritik olan üç prematüre bebekten yaklaşık 1 kilogram doğan bir bebek, hekimlerin çabası ve müdahalesine rağmen hayatını kaybetti.

KAMU YAPMALI

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, kamu sağlık binalarının kamu eliyle yapılması ve denetlenmesi gerektiğinin önemine dikkat çekti. Azap ‘‘Bu hastane, Atatürk Havalimanı pistlerinin üstüne 45 günde apar topar yapıldı ve bununla övünüldü. Hastane için ne kadar uygun olduğu araştırılmadan, çeşitli aksaklıklar ve sorunlarla açılan bu hastanede yaşananlar kamuya gerekli yatırım yapılmaması, gerekli önemin verilmemesi, kaynakların yanlış kullanımının sonucudur’’ dedi. ‘‘Bilim ve akılla bu iş yönetilmeli, çalışanların görüşlerine önem verilmeli’’ diyen Azap, ‘‘Geldiğimiz nokta sağlığın piyasalaşmasına neden olan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın iflasını gösteriyor. Bu tür hizmetler kamu tarafından karşılanmalı, denetimleri de özel firmalar tarafından değil kamunun bağımsız denetim kurumlarınca yapılmalı’’ diye konuştu.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi ise söz konusu hastanenin acil durum hastanesi olduğu ve 3. basamak eğitim araştırma hastanesi koşullarına uygun olmadığını vurguladı. Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: ‘‘Sağlık sisteminin cilası her yerinden dökülüyor. Neredeyse her gün bir sağlık kurumundan çalışma ortamlarının sağlıksız ve güvenli olmadığına dair haberler alıyoruz. Hastanenin kuruluş sürecinin büyük reklamlarla ve bir başarı öyküsü olarak haber kanallarında verilişini dün gibi hatırlıyoruz. Sağlık tesislerini hızlı inşa etmeyi bir marifet sayanların halkın ve sağlık emekçilerinin yaşamını nasıl bir tehlikeye attıklarını, yaşanan iş kazalarının nasıl sonuçlandığını görüyoruz. Bu durum göz göre göre gelen bir iş kazasıdır. Sorumluların adli ve idari açıdan hesap vermesi için sürecin takipçisi olacağız. Cezasızlık politikaları nedeniyle hiçbir canımızı kaybetmek istemiyoruz.’’

EKSİKLERLE DOLU

SES Aksaray Şubesi de daha önce teknik ve yapısal sorunların ilgililere iletilmesine rağmen gerekli bakım ve tadilatların ciddiyetle yapılmadığını kaydetti. Bebekleri tahliye eden sağlık emekçilerinde cam kesileri ve yanıklar oluştuğu anımsatılan açıklamada, hastanenin kuruluş şartlarına ve eksiklerine de dikkat çekildi. Açıklamada şöyle denildi:

‘2020’de pandemide acil durum hastanesi olarak açılan Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi, 2023 Nisan ayında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi binalarının hasarlı olmasından kaynaklı Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'ne taşındı. Üçüncü basamak bir üniversite hastanesini, alt yapısı fiziki koşulları üçüncü basamak sağlık hizmeti sunumuna uygun olmayan bir alana tıkıştırdılar. Kervan yolda dizilir misali personelin ve hastaların ulaşımının zor olduğu, hastane etrafında hiçbir eczane, medikal, yerleşim yerinin olmadığı, yılana varana kadar haşerelerin cirit attığı, kışın ısınmanın klima ve elektrikle sağlandığı, sık sık yemekhaneden besin zehirlenmelerin yaşandığı ilkel koşullarda sağlık hizmeti sunulan bir hastaneye dönüştü. Şifa vermesi gereken kurumlarımız bizim ve hastalarımızın mezarına dönüşmesin istiyoruz. Bu olay; alınmayan tedbirleri, yeterli ve bilimsel denetim yapılmadan kabulü gerçekleşen tesisleri, yönetimlerin liyakatsizliğini kısaca ihmalin vahametini gözler önüne sermiştir.’’ Konuya ilişkin ulaştığımız Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise bir açıklama yapmayacağını belirtti.

ACİL DURUM HASTANESİNDE 3. BASAMAK HİZMET OLMAZ

Sağlık Bakanı: İnsan gücü planlamasını YÖK'e ileteceğiz Sağlık Bakanı: İnsan gücü planlamasını YÖK'e ileteceğiz

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu ise özetle şunları kaydetti: ‘‘Bu hastane pandemi döneminde Atatürk Havalimanı'nın pistleri kırılarak acil durum hastanesi diye yapıldı. Üniversite hastanesine hizmet verecek nitelikte bir hastane değil. Baraka gibi bir hastane. Geçici olduğu söylendi ama Cerrahpaşa'nın inşaatı çok yavaş gittiği için burada hizmet sürüyor. Bu hastane uzun uzun koridorlardan oluşan, normalde sadece hasta yatakları olarak planlanmış bir yer. Alışık olduğumuz üniversite hastanesi gibi entegre bir hastane binasından çok uzak. Yeni doğan yoğun bakım ünitesi gibi önemli bir yerin böyle bir yerde hizmet vermesi kabul edilemez. Sadece acil durum hastanesi olmalı. Burası bizim alışılagelmiş hastane mimarisinde değil, buranın denetlenip denetlenmediğini bilmiyoruz ama muhtemelen pandemi bahanesiyle sağlıklı bir denetim yapıldığını zannetmiyorum. 3’üncü basamak olarak kullanılacak bir hastane de kesinlikle değil. Böyle gitmez, Cerrahpaşa'nın kendi yerinde yıllardır süren inşaatı bir an önce tamamlanmalıdır.’’

Sibel  BAHÇETEPE / Birgün

Editör: Sercan Yılmaz