Gündem

Basit bir basur kanaması' dedi, canından oldu!

Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Henüz 20 yaşında anne olan genç kadın için aslında her şey yolunda gidiyordu. Birleşik Krallık'a bağlı İngiltere'nin Manchester şehri yakınlarındaki sakin ve sessiz Leigh bölgesinde yaşayan Mia Brehme ve bebeği oldukça sağlıklı gözüküyordu. Ancak doğumdan kısa bir süre sonra sağlık sorunları baş göstermeye başladı. 'Basit bir sorun' denilen ve yeterince önemsenmeyen hemoroid yani basur problemi 4 ayda onun hayatla bağlarını kopardı. Uzmanlar ise uyarıyor: İhmal ettiği hastalık yüzünden hayatını kaybeden genç kadının yaşadıkları genç-yaşlı dinlemiyor!
Mia Brehme 9 ayın sonunda küçük kızı Kyla-Mae'yi sorunsuz şekilde dünyaya getirmişti. Genç anne Mia ve minik kızı oldukça sağlıklıydı. Ancak genç anne kısa bir süre sonra belirli aralıklarla anal kanama sorunuyla karşı karşıya kaldı. Dönem dönem ortaya çıkıp kaybolan bu sorun tam 3 yıl boyunca sürdü. O ise tüm bunları doğum yapmasına bağladı. Ona göre yeni doğum yapmıştı ve böyle bir sorun yaşaması yani anal bölgesinden kan gelmesi oldukça normaldi. Teşhisi de koymuştu: Sebebi hemoroid yani basurdu.

BAŞKA PROBLEMLER DAHA YAŞAYINCA DOKTORA GİTTİ

3 yıl boyunca kendini bu fikre inandırdı ve doktora gitmeyi aklının ucundan bile geçirmedi. Zamanla anal kanama şikâyetine yorgunluk, mide bulantısı ishal ve kabızlık gibi problemler daha eklenince artık doktora gitme zamanının geldiğine ikna oldu.

Doktorlar tarafından yapılan testlerde kendisine 4'üncü evre bağırsak kanseri teşhisi konuldu. Mia, ailesi ve yakınları ona konulan bu teşhisten sonra neredeyse inanamadı. Yapılan testlerin ve konulan teşhisin ardından tam 4 ay sonra, henüz daha 24 yaşındayken hayatını kaybetti.
'İSHAL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORDU'

Hayatını kaybeden Mia'nın kız kardeşi Alicia Brehme, genç annenin ölümünün ardından basına şunları söyledi: "Mia'nın semptomlarının bu kadar ciddi olabileceğini bir an bile düşünmedik. Çünkü o sağlıklı ve genç bir anneydi. Kyla'yı doğurduğundan beri ara sıra kanaması oluyordu ancak doğumdan dolayı ishal olduğunu varsayıyordu. Kız kardeşimin kanseri çok agresifti, gençlerde çok hızlı yayılıyormuş ve ben bunu bilmiyordum. Öldüğünde yanındaydım, dünya başıma yıkıldı."

Mia Brehma küçük kızını ise kız kardeşine emanet etti. Minik Kyla'ya artık teyzesi annelik yapıyor. Peki Mia Brehma gibi anal kanama sorunuyla karşı karşıya kalan biri hangi aşamada bu sorunu ciddiye alıp doktora başvurmalı? Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, merak edilenlere tek tek açıklık getirdi.

'KANAMA VARSA ANINDA DOKTORA GİDİLMELİ'

Prof. Dr. Vedat Göral, İngiliz kadının başına gelen olaydaki gibi bir anal kanama probleminde kolonoskopinin önemine dikkat çekti. Sözlerine, "Anal ile rektal kanamalarda ve devam eden ishallerde mutlaka muayene gerçekleştikten sonra kolonoskopi yapılmalı" diye başlayan Prof. Dr. Göral, "Günlük pratiğimde, anal kanamayla gelen hastaya mutlaka muayene ve kolonoskopi yaparım. Bu iki işlemi yapmadan asla ilaç yazmam" dedi. 80 yaşındaki bir erkek hastasından örnek veren Prof. Dr. Göral, bu vakayı ise şöyle anlattı:
80 yaşında ve makattan kanaması olmuş, 6 ay sonra bana geldi. Kolonoskopide kalın bağırsak kanseri saptadım. Neden daha önce hekime gitmediğini sorduğumda bana, 'Belki zamanla geçer' diye düşündüğünü söyledi. Ancak tanı konulduğunda çekilen tomografide, kanserin vücuda yayıldığını saptadım. Başka bir iyi örnekte ise 10 dakika önce makattan kanaması olan 50 yaşında erkek hasta panik içinde bana muayeneye geldi ve kolonoskopi yapmamı istedi. Ben de kolonoskopi ile hemoroid kanaması olduğunu saptadım. Kanama varsa anında doktora gidilmeli. Başvuru ilk önce gastroenteroloji hekimine olmalı. Bazen kalın bağırsak kanseri vakası, yanlışlıkla hemoroid sanılıp yanlış teşhis ve tedavi uygulanıyor. Bu nedenle hemoroid kanaması olduğu düşünülse bile mutlaka rektoskopi veya kolonoskopi yapılmalı."
BAĞIRSAK KANSERİ ARTIK SALGIN GİBİ'

Tıpkı Mia Brehme'nın da düşündüğü gibi kişi eğer yaşı gençse kansere yakalandığı fikri aklının ucundan bile geçmeyebiliyor. Ancak dünyadaki sağlık otoriteleri, bağırsak kanserine yakalanma yaşının düştüğüne dikkat çekiyor. Erken yaşta görülen bağırsak kanserine yol açan sebepler neler? Suçlusu genetik mi, beslenme düzenimiz mi yoksa alışkanlıklarımız mı? Prof. Dr. Vedat Göral, bağırsak kanserinin gençlerde görülmesinin yaygınlaşmasından oldukça endişe duyduğunu iletti. Prof. Dr. Göral, hastalığın birkaç yıl öncesine kadar 50 yaşından sonra gözlendiğini ancak son zamanlarda adeta 'bir salgın gibi' daha genç insanlarda ortaya çıkmaya başladığının altını çizdi.

Amerikan Kanser Derneği'nin (ACS) geçen mart ayında yayımladığı rapora göre günümüzde her 5 yeni bağırsak kanseri vakasından 1'i (hem kolon hem de rektum kanseri) 40’lı yaşların başında ya da daha genç kişilerde teşhis ediliyor. 
Prof. Dr. Vedat Göral, semptomların huzursuz bağırsak sendromu gibi yaygın sağlık sorunlarıyla örtüşmesi nedeniyle gençlerde tehlikenin kolaylıkla gözden kaçırılabileceğine, 30 yaşındaki bir kişide değişen bağırsak alışkanlıkları ve karın krampları olduğunda pek çok doktor veya hastanın sebebin kanser olduğunu düşünmediğine dikkat çekti.

YEDİKLERİMİZ DE GENETİK KADAR ETKİLİ OLABİLİR

Prof. Dr. Vedat Göral, "Genç yaşlarda bu hastalığın görülme sebebi tam olarak belli değil. Genetik yatkınlık mutlaka sorumludur. Ancak asitli, şekerli, kalorisi yüksek içecekler, yağlı ve kalorisi yüksek gıdalar, hareketsizlik, sebze ve meyveyi az tüketmek, lifli gıdaları az tüketmek, tütün ürünleri kullanımı, mikrobiyatanın bozulması buna neden olabilir" dedi. Hazır gıdalar, işlenmiş et ürünleri ya da aşırı kırmız et tüketiminin de sağlık açısından risk taşıyabileceğini söyleyen Prof. Dr. Göral, şöyle devam etti:

"Bağırsaktaki bazı bakteri türleri kolon kanserinin büyümesinde ve yayılmasında suç ortağı olarak görülüyor. Laboratuvar çalışmalarında normalde insan bağırsağında bulunan çeşitli bakteri türlerinden salgılanan toksinlerin, kobayların bağırsaklarında kansere neden olduğu açıklandı. Kobaylar üzerinde yapılan bir başka çalışmada yüksek yağlı bir diyet uygulandığında, bağırsak iltihabını tetiklediği ve bağırsaklardaki tümörlerin büyümesini hızlandırdığı gösterildi."

Prof. Dr. Vedat Göral, "Bilim insanları erken başlangıçlı kolon kanserinin potansiyel nedenleri olarak çevredeki faktörleri de incelediler. Bu tür faktörler hava ile su kirliliği, gıdadaki kimyasallar ve böcek ilacı kullanımı gibi şeyleri içeriyor. Deneylerin sonuçlarında kobayların bağırsaklarında kansere neden olan 18 kimyasal tanımlandığı açıklandı. Bu kimyasallardan bazıları DNA'ya zarar verebilir ve potansiyel olarak kolon ve rektum hücrelerinde zararlı mutasyonlara yol açabilir" bilgisini de paylaştı.
MAMEN İYİLEŞMEK MÜMKÜN, 5 MADDEYE DİKKAT!

Erken yaşta görülen bağırsak kanseri kontrol altına alınabiliyor mu, tamamen iyileşmek mümkün mü? Nasıl bir tedavi protokolü izleniyor? Prof. Dr. Vedat Göral, "Erken tanı gerçekten hayat kurtarır. Hastaneye ve hekime hemen başvuran bir kişide kalın bağırsak kanseri erken yakalanabilir. Erken evrede tanı konulduğunda ve yayılma yoksa 35 sene yaşayan hastalarım vardır. Ancak bu yayılmış ve geç evrelerde yakalanmış kalın bağırsak kanserlerinde mümkün değil. Erken yakalanan kalın bağırsak kanseri, pankraes kanseri, mide veya karaciğer kanserinden çok daha uzun ve çok daha iyi seyirlidir" ifadelerini kullandı.
Peki bu hastalıktan korunmak için neler yapmalıyız? Prof. Dr. Göral, maddeler halinde yapılması gerekenleri sıraladı:

KURAL 1: Makattan kanama varsa hemen gastroenterologa gidilmeli, rektoskopi veya kolonoskopi yaptırılmalı.

KURAL 2: 45 yaşından sonra mutlaka herkese kolonoskopi yapılmalı. Böylece, kansere neden olan polipler saptanarak alınır ve kansere gidiş engellenir.

KURAL 3: Anne veya babada kalın bağırsak kanseri varsa çocuklarına 35 yaşında, yani tarama programından 10 yıl önce kolonoskopi yapılmalı.

KURAL 4: 45 yaşından sonra herkes aile hekimine gidip, yılda bir kez dışkıda gizli kan testi yaptırılmalı. Bu basit testle bile erkenden ve rahatlıkla kalın bağırsak kanseri teşhisi konulabilir.

KURAL 5: Kırmız eti azaltıp bol sebze ve meyve, lifli gıdalar, balık tüketilmeli. Gereksiz yere kullanılan antibiyotikler ve ağrı kesiciler, bağırsak mikrobiyatasını olumsuz etkileyerek ileriki yıllarda kalın bağırsak kanserine kadar giden süreçlere neden olabilir. Mutlaka düzenli yürüyüş yapılmalı, düzenli yürüyüş bile tek başına kalın bağırsak kanserini yüzde 10 azaltabilir.