Gün içinde yeme isteğini dizginleyemeyen biriysen, bunun sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal olarak da seni zorladığını fark etmiş olabilirsin. Bu durum, kimi zaman dışarıdan bakıldığında küçük gibi görünse de içeride ciddi bir huzursuzluk yaratabiliyor. Kilo almak istemeyen ama bir türlü kendini frenleyemeyen biri için bu döngü çok tanıdık.
Tam da bu noktada iştah kapatma nedir sorusu akla geliyor. Basitçe anlatmak gerekirse, iştah kapatma, kişinin daha az yeme isteği duymasını sağlamak anlamına geliyor. Fakat mesele yalnızca az yemekle ilgili değil. Asıl mesele, yemeği kontrol edebilmek ve bu kontrolün sende yarattığı güven duygusuyla birlikte gelen denge hissi.
Bu dengeyi sağlamak, sadece kilo kontrolü açısından değil, aynı zamanda enerji seviyen, ruh halin ve hatta sosyal ilişkilerin açısından da önemli. Kendini daha hafif hissetmek, gün içinde daha az yorgun olmak ya da aynaya baktığında kendinle barışık olabilmek gibi detaylar, iştahın kontrol altında tutulmasıyla mümkün hale geliyor. Bu süreçte birilerinin sana nasıl destek olabileceği sorusu da oldukça kritik.
Biorezonans Yöntemi İle Yeme Alışkanlıkları Nasıl Değişebilir?
Daha önce diyet yaptın, belki spor da denedin ama yine de sonuçlar seni tatmin etmedi. Çünkü yeme alışkanlıklarının arkasında fiziksel açlıktan çok daha fazlası var. İşte burada devreye biorezonans iştah kapatma yöntemi giriyor. Trakya Rezonans olarak, bu süreci sadece dışsal belirtilerle değil, bedenin iç frekanslarıyla da ele alıyoruz. Biorezonans, vücuttaki frekans dengesizliklerini tespit edip yeniden düzenlemeyi hedefliyor. Bu da doğrudan zihinsel açıklık ve yeme dürtüsünün azalması şeklinde kendini gösterebiliyor.
İlk seanslardan sonra bazı kişiler, canları sürekli abur cubur çekerken bir anda bu isteğin azaldığını fark ediyor. Daha önemlisi, bu durum dıştan gelen baskıyla değil, içeriden gelen bir istekle gelişiyor. Yani kişi kendini kasmadan, içten içe daha az yeme ihtiyacı hissediyor. Bu da hem sürdürülebilir bir yeme düzeni sağlıyor hem de bu süreci zorlayıcı bir mücadele haline getirmekten çıkarıyor. Yani bedeniyle kavga etmek yerine, onunla uyum içinde hareket etmeye başlıyor insan.
Yemekle Duygusal Bağ Koparsa Ne Olur?
Bazen yediğimiz şeyler, karnımızı değil hislerimizi doyurmak için oluyor. Özellikle stresli anlarda ya da yalnız hissedildiğinde, bir şeyler atıştırmak kısa süreli bir rahatlama sağlıyor gibi geliyor. Ama bu kısa vadeli rahatlama uzun vadede rahatsızlığa dönüşüyor. Duygusal yeme alışkanlıklarıyla baş etmek kolay değil, çünkü çoğu zaman farkında bile olunmuyor. Tam da bu yüzden, içsel dengeyi hedefleyen çözümler devreye girmeli.
Trakya Rezonans olarak, kişinin sadece ne yediğine değil, neden yediğine de odaklanıyoruz. Biorezonans seansları sırasında bu duygusal döngülere özel olarak çalışmak mümkün oluyor. Vücut frekanslarıyla yapılan bu çalışmalar, yemekle kurulan o duygusal bağı zayıflatabiliyor. Bir süre sonra kişi fark ediyor ki, üzgünken ya da stresliyken yemek aklına gelmemeye başlamış. Bu oldukça dönüştürücü bir deneyim.
Yeni Bir Başlangıç İçin Küçük Bir Değişim Yeterli Olabilir Mi?
Her zaman büyük kararlar almak gerekmez. Bazen sadece iştahın kontrol altına alınması, hayatın geri kalanında büyük bir rahatlama sağlayabiliyor. Çünkü yemek yalnızca enerji almakla ilgili değil; yaşam kalitesini etkileyen birçok duygunun da merkezi olabiliyor. Gün içinde kendini daha enerjik hissetmek, gece başını yastığa koyduğunda daha huzurlu olmak ya da sadece artık yemekleri takıntı haline getirmemek… Bunların hepsi kulağa küçük şeyler gibi gelebilir ama bir araya geldiklerinde insanın yaşamını tamamen değiştirebiliyor.
Kaynak: https://trakyarezonans.com/istah-kapatma/