2014 yılında İstanbul’da İbrahim Ethem Ceyhun Ülker’in kalp damarlarında %85-90 oranında tıkanıklık tespit edildi ve bypass ameliyatı olması gerektiği belirtildi.

2016 yılında Prof. Dr. Canan Karatay’a başvuran Ülker’e, şeker hastası olduğu belirtilerek ameliyata gerek olmadığı, tüm ilaçlarını bırakması ve bol miktarda tuz tüketmesi önerildi. Ancak bu tedavi sonrası Ülker’e böbrek yetmezliği teşhisi konuldu ve böbrek nakli olmak zorunda kaldı. Daha sonra ise kendisine kanser tanısı koyuldu.

Kanser tedavisi gören Ülker, 8 Kasım 2024 tarihinde hayatını kaybetti. Böbrek yetmezliği tanısı aldığı dönemde, Prof. Dr. Canan Karatay ve çalıştığı hastane hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Prof. Dr. Canan Karatay hakkında "meslekten men" talebiyle dava açıldı. Anadolu 4. Tüketici Mahkemesi’nde görülen davanın ön inceleme duruşmasında Canan Karatay ve taraf avukatları hazır bulundu.

'ALKOL VE SİGARA KULLANIYORDU'

Duruşmada savunma yapan Canan Karatay, "Ben hastayı ilk kez 2016 senesinde gördüm, 3-4 yıl takip ettim. Muayene sırasında ve devamında hasta çok iyi oldu ve daha sonra geldi bana teşekkür etti. 2020 yılından sonra 4 yıl hastayı ben hiç görmedim, ben 4 senedir görmediğim bir hasta yüzünden suçlanıyorum. Hasta şeker hastası olduğu için tansiyonu yüksektir, vücudu tuzsuz olduğu için de tansiyonu yüksekti, alkol ve sigara kullanıyordu. Bu da davacıların miras bırakanının sağlığını olumsuz yönde etkiliyordu. Hastaya diyabet beslenme listesi verildi ve Karatay diyet uygulanması önerildi. Alkol ve aşırı meyve kullanımının bırakılması önerildi. Hastaya 2016 yılına kadar şeker hastası olduğu söylenmemiş ama 2005 teki kayıtlarında ürik asit yüksekliği vardı. Benim önerim ve tedavilerim sonucu ürik asit düşmeye başlamıştır. Kalbinde çarpıntı vardı, benim önerilerim ve tedavilerim yardımıyla değerleri düzeldi. Diğer birçok risk faktörleri de benim tedavi ve önerilerim yardımıyla düzelmiştir. Ben televizyonlardaki haberlerde gördüğüm kadarıyla ölüm sebebinin kanamadan olduğunu öğrendim. Ülkede tuz yürüyüşü, kırmızı et yürüyüşü ve yumurta yürüyüşü başlattım, avukatımın beyanlarına katılıyorum," ifadelerini kullandı.

'HASTANENİN HATASI BULUNMAMAKTADIR'

Davalı hastane avukatı, "Müvekkil hastanenin organizasyon hatası bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde belirtildiği üzere birçok hekim müteveffaya bypass ameliyatı olması yönünde öneride bulunmasına rağmen müteveffa diğer davalının yaşam tarzına yönelik tavsiye niteliğindeki teklif ve görüşlerine uymayı tercih etmiştir. Tanı ve teşhisi koyan diğer davalı değildir, davanın reddine karar verilmesini talep ederiz," sözlerini söyledi.

Bolu da İki Doktorumuzu Kaybettik. Bolu da İki Doktorumuzu Kaybettik.

'BİLİMSEL YÖNTEMLERDEN UZAKTIR'

Müşteki vekilleri, "Öncelikle hastane ve hekim bir bütün olarak ele alınır. Davalının bahsettiği yöntemler bilimsel yöntemlerden uzaktır, ayrıca davalı doktor cevap dilekçesinde beyan ettiği üzere modern tıp yöntemleri kısıtlanarak hastayı bir bütün olarak ele aldığını beyan etmiştir. Ayrıca müvekkilim de alkolik değildir, alkol kullandığına ilişkin bir tespit yoktur, buna ilişkin bir tedavide uygulanmamıştır. Dosyayı adli tıpa gönderilmesini talep ediyoruz," ifadelerini kullandı.

'TUZ YÜRÜYÜŞÜ ÇOK MEŞHURDUR'

Duruşma sonrası konuşan Canan Karatay, "Gandhiyi hatırlattım. Tuz yürüyüşü çok meşhurdur, sömürgeye karşıdır. Bende kendimi, halkımın tuzlanması gerekiyor. Yani tuz dediğimiz 84 mineral olursa kafa çalışır yoksa kafa çalışmaz bende onu söylüyorum. Bende tuz yürüyüşüne başladım efendim. Gandhi gibi. Halkım için çocuklarımız ve gençlerimizin geleceği için. 82 yaşındayım, 64 senedir hekimin. Neler döndüğünü çok iyi biliyorum. Benim yaşadıklarımın hiçbirini bu genç hekimler bilmez, genç hakimlerde bilemez," dedi.

Mahkeme Hakimi, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 25 Nisan 2025 tarihine erteledi.

Kaynak: rss