Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "1. Dönem Hakim ve Savcı Yardımcıları Eğitimi Açılış Töreni"nde konuştu.
Diyarbakır'da katledilen Narin Güran (8) cinayetine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Masum çocukların naaşı üzerinden milletin inanç değerleriyle, aile kurumuyla hesap görülmesine izin vermemeliyiz." söyledi. Erdoğan, "Bölücü terör örgütünün katlettiği çocuklara sesini çıkarmayanların bugün yaptığı riyakarlıktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sosyal medya uyarısı da geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Adalet Akademimizi yeniledik güçlendirdik. Yargı sistemimizin bel kemiğimi oluşturan hakim ve savcılarımızın en iyi şekilde yetişmeleri noktasında hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık.
"HAKİM-SAVCI SAYIMIZ BUGÜN 25 BİNE YAKLAŞTI"
Bugün ülkemizde hukuk eğitimi veren önemli sayı ve çeşitlilikte kurumlarımız var. Hakim ve savcı sayısı 3 kat arttı. Son 22 yılda avukat noter hukuk eğitimi görmüş personel hakim sayılarında artış sağladık. Hakim-savcı sayımız bugün 25 bine yaklaştı. Mesleki bilgi beceri fakülte eğitimini aşan bir çabayı gerektirir. Değerler ile bilgi arasında bağ kurmayı sağlayan köprü ise tecrübedir. Hakim ve savcı yardımcılığı mekanizması ile bilgiyle tecrübeyi harmanlamayı amaçlıyoruz. Yardımcılıkta süreyi 3 yıla çıkardık. Akademideki eğitim süresini 7 aydan 10 aya yükselttik
"YARGIDA NİCELİK VE NİTELİK ARTIYOR"
Yargıda nicelik ve nitelik artıyor. Adalete dair her başlıkta kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. İnsanın olduğu her yerde çatışma ve çelişkiler de kaçınılmazdır. Arzu edilmese dahi suç işlenir. Hukuk devleti bu çatışmalara hızlı cevaplar vermeyi gerektirir. Adil işleyen yargı sistemi bunun kurumsal çerçevesidir. Tarafsız işleyen yargı bu sistemin varlığı ekonomik kalkınmanın da güvencesidir. Adliyenin kapsını adaletin kapısı haline getirmek sürekli çalışmayı toplumu takip etmeyi gerektirir.
"TOPLUMDAN YÜKSELEN TALEPLERE, BEKLENTİLERE, SERZENİŞLERE GÖRE YENİ ADIMLAR ATACAĞIZ"
Toplumdan yükselen taleplere, beklentilere, serzenişlere göre yeni adımlar atacak, kendimize yeni hedefler belirleyerek yola devam edeceğiz.
"GÜÇLÜNÜN HAKLI OLDUĞU DEĞİL, HAKLININ GÜÇLÜ OLDUĞU BİR SİSTEM İNŞA ETTİK"
1960'dan beri bu ülkede yargı siyasete istikamet çizmenin vesayetin bir vasıtası olarak kullanıldı. Yassıada mahkemelerinin 12 Eylül mahkemelerinin verdiği kararların utancı yıllarca adalet sistemimizin peşini bırakmadı. Adliye, adaletin kapısı olacak dedik. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem inşa ettik. Önünüze gelen her olayda dosyada bir insan hayatına dokunacağınızı hatırda tutmalısınız.
"TOPLUMDA CEZASIZLIK ALGISINA HİZMET EDEN BAZI KÖTÜ ÖRNEKLERLE KARŞILAŞABİLİYORUZ"
Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle karşılaşabiliyoruz. Bunların oranını en aza indirmek için üzerimize ne düşüyorsa yapmanın gayretindeyiz. Suç işleyenin, milletin malına, mülküne, namusuna ve canına kast edenlerin yeri, sokaklar değil, son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Burada bir sıkıntı veya eksik var gidermek boynumuzun borcudur. Devletimizi, vesayet aparatlarından ve FETÖ artıklarından ne kadar temizlemiş olursak olalım dikkati ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz. İlamların üzerinde, mahkemelerimizin Türk milleti adına karar verdiği yazıyorsa, davalarda toplumsal hassasiyetlerin gözetilmesi gayet tabiidir. Toplum vicdanını teskin etmeyen kararlar, sosyal barış ve huzurun inşasına da katkı sunamazlar.
SOSYAL MEDYA UYARISI
Hiçbir kuralın, değerin, ahlaki sınırın olmadığı sosyal medya mecraları giderek büyük bir operasyon aygıtına dönüşmeye başladı. Etkileşim odaklı yeni medya düzenin en büyük kurbanı adaletin temel ilkeleri oluyor. Sanal alemde karşılıklı mevzilenmiş infaz mangaları her gün hedef tahtasına konacak bir şahıs olay ve kurum mutlaka buluyor. Pek çok hukuksuzluğa imza atılıyor.
"YAYINLAR YAPARKEN YÜRÜYEN SORUŞTURMANIN SELAMETİNİ KORUMAK HERKESİN MESULİYETİDİR"
Toplumun merakını gideren yayınlar yaparken, yürüyen soruşturmanın selametini de korumak, gözetmek herkesin mesuliyetidir. İnsanlık olarak toplum olarak nereye gidiyoruz? Masum çocukların naaşı üzerinden milletin inanç değerleriyle, aile kurumuyla, dini müesseselerle siyasi ve ideolojik hesap görülmesine müsaade etmemeliyiz."