Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde "Türkiye Yüzyılı'nın Emekçileri İftar Programı"nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Filistin topraklarında büyük bir insani dram yaşanıyor"

Çatışmaların insani trajedilerin, krizlerin kol gezdiği sancılı bir dönemde bu mübarek günleri idrak ediyoruz. Bizler, sevdiklerimizle, ailelerimizle, yakınlarımızla işte bugün burada olduğu gibi yol arkadaşımız olarak gördüğümüz çalışanlarımızla iftar sevincini paylaşabiliyoruz. Ancak şu an Gazze'de ve işgal edilmiş Filistin topraklarında kelimelerin kifayetsiz kaldığı büyük bir insani dram yaşanıyor. Bir kap sıcak yemeği, bir bardak temiz suyu dahi bulmanın lüks olduğu son derece acı verici, insanlık adına utanç verici günlere şahitlik ediyoruz.

Yemen, Suriye, Sudan, Türkistan, Afganistan başta olmak üzere gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde de kardeşlerimiz bu mübarek günlerde gerçekten ağır imtihanlardan geçiyor. Adalete, barışa, dayanışmaya, mazlumlar için yardımlaşma seferberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Rabbim Gazze'deki mazlumlarla birlikte, zulüm ve eziyet gören tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyorum.

Ramazanın gelmesiyle birlikte milletimizin Gazze'ye ve diğer mazlum coğrafyalara yardımlarını artırdığını görmekten memnuniyet duyuyorum. Türkiye ve Türk milleti olarak asırlar boyunca yaptığımız gibi başı dara düşenlerin imdadına koşmayı sürdüreceğimizin bilinmesini istiyorum.

"Emekçinin nasıl kutlu bir mücadele verdiğini çok iyi biliyorum"

Çalışma hayatına henüz çok genç yaşlarında İETT'de işçi olarak başlamış bir kardeşinizim. Evinin geçimini, ailesinin iaşesini, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ter döken bir emekçinin nasıl kutlu bir mücadele verdiğini çok iyi biliyorum. Aynı şekilde çalışmak kadar emeğinin karşılığını hakkıyla almanın da öneminin hepimiz şuurundayız. İşçinin ücretini teri kurumadan önce ödeyiniz buyuran bir inancın mensupları olarak zaten başka türlü hareket etmemiz beklenemez. İzinden gittiğimiz atalarımız da işçinin hakkının verilmesi hususunda hep itinayla davranmışlardır.

Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye Camii'nin inşaatında çalışan işçilerin ücretinin günlük olarak verilmesini emretmiş, bunun için inşaatın ortasına bir hesap çadırı kurdurmuştu. Camii inşaatının tamamlanmasından sonra bu güzel hatırayı yaşatmak adına 1792 yılında Çadır Çeşmesi yaptırılmıştır. Hesap çeşmesi veya daha bilinen ismiyle Süleymaniye Meydan Çeşmesi, işte bu hassasiyetin günümüze kadar uzanan simgelerinden biridir.

"Enflasyona karşı çalışanlarımızı ezdirmeme bir diğer prensibimizdi"


Sultan 2. Beyazıt'ın belediye kanununda da işçilerin ücretinin günlerin uzunluğu farklı olduğu için yaza ve kışa göre ayrı ödenmesi hükmü vardır. Tarihimize ve köklü geleneğimize baktığımızda işçi haklarıyla ilgili bu tarz pek çok iyi ve örnek uygulamaya rastlamak mümkündür. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren biz de görev aldığımız her yerde çalışanların haklarının teslimi için çaba harcadık. Biliyorsunuz ülkemizde 1 Mayıs tarihi uzun yıllar gerginliğin, çatışmanın ve 1977 yılındaki menfur olayın sembolü olarak anıldı. Bu tarihi 2008 yılında resmen Emek ve Dayanışma Günü, 2009 yılından itibaren de resmi tatil ilan ederek işçilerimizle dayanışmamızı gösterdik.

Enflasyona karşı çalışanlarımızı ezdirmeme bir diğer prensibimizdi. Özellikle son yıllarda üst üste yaşadığımız salgından bölgesel savaşlara, küresel ekonomik krizden 6 Şubat depremlerine rağmen bu duruşumuzdan taviz vermedik. 2024 yılında da bu hassasiyetimizi muhafaza ediyoruz. Bölgesel krizlerin ve istikrarsızlıkların yol açtığı mali yükü en az şekilde insanımıza yansıtmanın derdindeyiz. Bu anlayışla bir sosyal koruma ücreti olan ve çalışma hayatındaki ücret politikalarının en alt sınırını temsil eden asgari ücret, 17 bin liraya çıktı. Böylece asgari ücrette bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 100 oranında artış oldu.

Asgari ücret desteğini 700 liraya çıkararak ödemeyi sürdürüyoruz. Memurlarımızın aylıklarında ise 2024 yılı ocak ayında enflasyon farkıyla birlikte yüzde 50'ye yakın bir artış sağladık. Bu rakamlarla en düşük memur maaşı 2002 yılına göre reel olarak yüzde 300 oranında, nominal olarak ise 84 kat artış gösterdi. Aynı şekilde katlanarak artan emekli sayımıza rağmen emeklilerimizin ücretlerinde de çok önemli iyileştirmeler yaptık.

Daha önce olmayan bayram ikramiyesi, bu uygulamayı getirerek emeklilerimize bayram sevinci yaşattık. Geçen sene emeklilerimizden gelen talepler doğrultusunda her bir emeklimize tek seferlik 5'er bin liralık ödeme gerçekleştirdik. Bu yıl emeklilerimizin bayram ikramiyelerinde de yüzde 50 artışa gittik. Ramazan Bayramı ikramiyelerini inşallah 2 ila 5 Nisan tarihleri arasında emeklilerimizin hesaplarına yatırmış olacağız.

Normal doğum teşvik ek puanı getirildi Normal doğum teşvik ek puanı getirildi

"Tüm toplum kesimlerinde daha kalıcı refah artışı sağlayacağız"

Devletimizin deprem bölgesi ile ilgili yükümlülükleri azaldıkça, artan kaynağı emeklilerimizi ve çalışanlarımız başta olmak üzere milletimizin istifadesine sunmaya devam edeceğiz. Bunun yanında enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek tüm toplum kesimlerinde daha kalıcı refah artışı sağlayacağız.

Emeğin karşılığı kadar önemli bire diğer konu emeğin müdafaasıdır. Bu süreçte çok kritik rol üstenene sendikalarımız, konfederasyonlarımız, yine bizim dönemimizde rahat bir nefes alabilmiştir. Sendikacılık ile işçi işveren ilişkilerini düzenleyen ve adil temsilini sağlayan sosyal diyalog mekanizmalarımız, geçmişte hak ettiği değeri ve ilgiyi görememiş, ihmal edilmişti. Ancak son 21 yılda her alanda olduğu gibi sosyal diyalog konusunda da ciddi ilerlemeler kaydettik. İşçilerde sendikalaşma oranı, 2024 Ocak istatistiklerinde yüzde 15'i geçti. Memurlarda sendikalaşma oranı ise yüzde 74 oranına yükseldi.

"Memurlarımızın haklarını iyileştirmeyi sürdürüyoruz"

Hep toplu görüşmemizde yeni imkanlar getirerek memurlarımızın haklarını iyileştirmeyi sürdürüyoruz. Ancak ülkemiz ve milletimiz yararına attığımız her müspet adımda olduğu gibi burada da muhalefetin engellemeleriyle karşılaşıyoruz. Toplu sözleşme ikramiyesi bu kazanımlardan birisidir. 7'nci dönem kamu toplu sözleşmesiyle üye sayısı yüzde 2'yi geçen sendikaların mensuplarına aylık 538 lira ödeme yapıyorduk ancak bu düzenleme ana muhalefetin başvurusundan dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından geçenlerde iptal edildi. Bu iptal kararıyla ikramiyeden yararlanan 2 milyonu aşkın kamu görevlimiz maalesef 345 lira daha az aylık alacak. Bu da 2 yıllık toplu sözleşme sürecinde memurumuzun 8 bin 280 lira kaybı anlamına geliyor. Biz memurlarımızın haklarını genişletmek için gayret ederken muhalefet ise bunları Anayasa Mahkemesi'ne götürerek budamaya çalışıyor. Çalışanlarımızı ve emekçilerimizi bize karşı kışkırtmak için meydanlarda atıp tutuyorlar ama mahkeme kapılarını aşındırmaktan da maalesef geri durmuyorlar.

Bize göre yanlış olan bu kararla ilgili olarak üzerimize düşeni mutlaka yapacağız. Ancak bu yanlışın müsebbiplerine sizler de gereken cevabı vermelisiniz. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl yaptığımız 3600 ek gösterge düzenlemesiyle çalışan ve emekli 5,3 milyon kamu personelin ek göstergelerinin yeniden belirlenmesini sağlamıştık. Yine bazı istisna kadrolar dışında tüm kamu görevlilerinin ek gösterge rakamlarını 600 puan artırmıştık. Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanlara da ilk defa ek gösterge evermiştik. Birinci dereceye yükselen tüm memurlarımızın faydalanacağı şekilde 3600 ek gösterge düzenlemesini genişleteceğimizi duyurmuştuk. İnşallah bu sözümüzü de önümüzdeki dönemde hayata geçireceğiz.

Çalışma hayatının en önemli istişare mekanizmalarından olan Çalışma Meclisi Toplantısı'nı en son 2019 yılında emek dünyamızın tüm temsilcileriyle bir araya gelerek gerçekleştirmiştik. Çalışma meclisimizin, çalışma hayatının gelecek yüzyıl temalı 13'üncü toplantısını önümüzdeki aylarda gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Editör: Sercan Yılmaz