Demokratik Sağlık Sen, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yönetiminin hukuka aykırı davranışını yargıya taşıyarak hukuk zaferi kazandı.

Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, sendika olarak önceliklerinin sağlık sosyal hizmet çalışanlarının sorunlarını ve çözüm önerilerimizi diyalog yolu ile çözmek olduğunu söyledi. “Ancak nadir de olsa bazı idarelere üyemiz olsun veya olmasın arkadaşlarımızın maruz kaldıkları haksızlıkları sözel
olarak anlatmakta güçlük çektiğimiz zamanlar olabiliyor” diyen Demircan, “Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesinde de yakın zaman da anestezi teknikeri olarak görev yapan arkadaşlarımız girişimsel radyoloji biriminde görevlendirildiler. Birimde radyasyona maruz kalmalarına rağmen analarının ak sütü gibi helal olan şua izinlerini talep ettiler, idare gerekçe olarak kısmi zamanlı çalıştıklarını ifade ederek bu taleplerini geri çevirdi. Bunun üzerine İdare Mahkemesine müracaat ettik, Ankara Bölge İdare Mahkemesi talebimizi haklı bularak kesin hükümle davayı sonuçlandırdı” dedi.

'Yenidoğan çetesi' davasından 'Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir' 'Yenidoğan çetesi' davasından 'Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir'

Demokratik Sağlık Sen, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yönetiminin hukuka aykırı davranışını yargıya taşıyarak hukuk zaferi kazandı.

Kendi Eşi, Çocuğu Radyasyona Maruz Kalsa…

Demircan sözlerine şöyle devam etti, “Geçtiğimiz günlerde başka bir kurumda başka bir sağlık çalışanı arkadaşımıza yönelik idarenin keyfi uygulamasını yargıya taşımış ve davayı kazanmıştık. Maliye Bakanımız yakın zamanda tasarruf tedbirlerine yönelik açıklama yapmıştı. Son bir haftada bazı kamu idarecilerinin sadece egolarından kaynaklı kamuyu uğrattıkları zararın 42.000 TL. Avukatlık ücreti, diğer davada ödenmeyen aylık ve ek ödemelerin yasal faiz tutarı.  Eğer bu bedeli kamu idarecisi kendi cebinden ödemiş olsa asla bu konuların yargıya taşınmasına müsaade etmezdi, çünkü haklı olduğumuzu biliyorlar. “……Gitsin dava açsın” mantığı ile hareket ediyorlar. Maddi kayıpların telafisi mümkün ancak sağlığını tehdit eden telafisi mümkün olmayan hallerin zararını kim tanzim edecek. Kendi eşi, kardeşi, çocuğu radyasyona maruz kalsa ve şua izni talebinde bulunsa ona da “ kısmi zamanlı çalışıyorsun ve bu yüzden sana şua izni veremem” diyecek mi? Tabi ki hayır. Zaten hak’kı bu şekilde sahibine teslim etmiş olsa bu davaları açmaya gerek olmaz. İşini layıkıyla yapanların başımız üzerinde yeri var. Lakin işini duygularıyla karıştıran idareciler de yaptıkları tüm haksızlıkların, hukuk dışı işlemlerin karşısında Demokratik Sağlık Sen’i görmeye devam edecekler. Liyakatsiz idareciler sağlık çalışanları sizin emir eriniz değil, kabadayılık yapacaksanız bunu çalışanlar üzerinden yapmayın ve oturduğunuz koltukların size Yüce Devletimiz tarafından sunulmuş emanetler olduğunu unutmayın. Geçmiş dönemlerde yaptığımız çağrımızı yineleyerek, üniversite hastanelerinde özellikle yönetim kadrolarının çalışanlar üzerinde kurdukları anlamsız baskı, yıldırma politikasının bu hastanelerin sağlık bakanlığına devri ile son bulacağı kanaatimizi de deklare etmiş olalım. Üniversite hastaneleri Sağlık Bakanlığına bağlansın” (Köylerim)

Kaynak: