İlk derece mahkemesi davayı reddetmişti
Mutemetlik servisinde nöbet ücretlerinin ödenmesinden sorumlu olan davacının, nöbet tutmadığını bilmesine karşın kendi hesabına nöbet ücreti ödemesi yapılmasını sağladığının anlaşıldığı, anılan eylem memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak hali kapsamına girdiğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacının savunması: Bilgim yoktu, eğitim verilmedi
Görevinin tarafına sözlü olarak tevdi edildiği, idarece eğitime tabi tutulmadığı, haksız gelir elde etme kastının veyahut ihmalinin olmadığı, hakkında yürütülen ceza yargılamasının neticesinin beklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Amirleri de olayı fark etmemiş
Davacının 16/01/2008 ila 02/01/2013 tarihleri arasında Bingöl Devlet Hastanesinde hizmetli kadrosunda görev yaptıktan sonra, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavında başarılı olarak 02/01/2013 tarihinden itibaren aynı yerdeki veri hazırlama ve kontrol işletmenliği kadrosuna atandığı, anılan tarihten itibaren daha önce kendisine verilen mutemetlik görevine devam ettiği; ilgili dönemlerde, kendisine ödeme yapılmasını gerektirir nitelikte nöbet hizmeti bulunmamasına karşın, 2010 ile 2014 yılları arasındaki muhtelif tarihlerde, bankaya gönderilen nöbet ücreti banka ödeme listelerine isminin yazılmasını sağlayarak, kurumdan, nöbet ücreti, promosyon ödemesi, ek ödeme gibi isimler altında ödeme aldığı; söz konusu fiiller nedeniyle davacı hakkında Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2166 soruşturma sayılı dosyasının açıldığı; davacı tarafından Kamu Hastaneleri Kurumu Yüksek Disiplin Kurulu Başkanlığına sunulan 22/10/2014 tarihli yazılı savunmada, nöbet görevine ilişkin çizelgelerinin onaydan geçmesinden sonra herhangi bir itiraz yapılmadığından, bilgisizliği nedeniyle parayı almakta sorun görmediğini belirtmek suretiyle hakkındaki suçlamayı ikrar ettiği anlaşılmaktadır.
T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2020/1835
Karar No: 2023/767
İSTEMİN KONUSU:
. Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:. K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
.Devlet Hastanesinde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Yüksek Disiplin Kurulunun . tarih ve . sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti
: ... İdare Mahkemesince verilen . tarih ve E:., K:... tarihli kararla; ödemeye esas nöbet listelerinin davacı tarafından hazırlanmadığı ileri sürülmüşse de, mutemetlik servisinde nöbet ücretlerinin ödenmesinden sorumlu olan davacının, nöbet tutmadığını bilmesine karşın kendi hesabına nöbet ücreti ödemesi yapılmasını sağladığının anlaşıldığı, anılan eylem memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak hali kapsamına girdiğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
. Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idarece ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Görevinin tarafına sözlü olarak tevdi edildiği, idarece eğitime tabi tutulmadığı, haksız gelir elde etme kastının veyahut ihmalinin olmadığı, hakkında yürütülen ceza yargılamasının neticesinin beklenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Hakkında düzenlenen inceleme raporu içeriğinden, davacının memuriyet sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derece yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğunun sabit olması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Bingöl Devlet Hastanesi mutemetlik servisinde görevli ve nöbet ücretlerinin yatırılmasından sorumlu olan davacı hakkında Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Yüksek Disiplin Kurulunun . tarih ve . sayılı kararıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca davacı Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde, "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren haller arasında belirtilmiş, 131. maddesinde ise, "Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz." hükmü öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
Öte yandan; 657 sayılı Kanun'un 131. maddesi kapsamında ceza mahkemesi kararlarının, disiplin cezalarına etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Disiplin cezasının sebebini oluşturan eylem ve davranışlar, aynı zamanda Ceza Kanunu'nda da suç sayılabilir. Bu durumda, disiplin cezası yaptırımı ile birlikte ceza yaptırımı da uygulanabilir. Bu iki yaptırım türünün hukuki dayanağı, amaç ve sonuçları birbirlerinden farklıdır. Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden farklı olduğundan, idarenin, kamu görevlisi hakkında disiplin cezası vermemesi, ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı şekilde, ceza yargılaması sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya beraat kararı verilmiş olmasının da, kuramsal olarak, disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 12/11/2014 tarih ve 2013/1728 başvuru numaralı kararında; ceza ve ceza muhakemesi hukuku ile disiplin hukukunun farklı kural ve ilkelere tabi disiplinler olduğu; buna göre, kamu görevlisinin davranışının, suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin sorumluluğunu da gerektirebileceği, böyle durumlarda ceza muhakemesi ve disiplin soruşturmasının ayrı ayrı yürütüleceği ve ceza yargılaması sonucunda kişinin isnat edilen eylemi işlemediğine dair hükümler dışında, ceza mahkemesi kararının disiplin makamları açısından doğrudan bağlayıcı olmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Her ne kadar, davacı tarafından, yürütmekte olduğu görevin tarafına sözlü olarak verildiği, eğitime tabi tutulmamış olduğu, gerçekleştirdiği iş ve işlemlerde haksız kazanç elde etme kastının bulunmadığı, İdare ve Bölge İdare Mahkemelerince hakkında yürütülen ceza yargılaması sonucunun beklenmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de, dosya içeriğine bakıldığında, davacının 16/01/2008 ila 02/01/2013 tarihleri arasında Bingöl Devlet Hastanesinde hizmetli kadrosunda görev yaptıktan sonra, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavında başarılı olarak 02/01/2013 tarihinden itibaren aynı yerdeki veri hazırlama ve kontrol işletmenliği kadrosuna atandığı, anılan tarihten itibaren daha önce kendisine verilen mutemetlik görevine devam ettiği; ilgili dönemlerde, kendisine ödeme yapılmasını gerektirir nitelikte nöbet hizmeti bulunmamasına karşın, 2010 ile 2014 yılları arasındaki muhtelif tarihlerde, bankaya gönderilen nöbet ücreti banka ödeme listelerine isminin yazılmasını sağlayarak, kurumdan, nöbet ücreti, promosyon ödemesi, ek ödeme gibi isimler altında ödeme aldığı; söz konusu fiiller nedeniyle davacı hakkında Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2166 soruşturma sayılı dosyasının açıldığı; davacı tarafından Kamu Hastaneleri Kurumu Yüksek Disiplin Kurulu Başkanlığına sunulan 22/10/2014 tarihli yazılı savunmada, nöbet görevine ilişkin çizelgelerinin onaydan geçmesinden sonra herhangi bir itiraz yapılmadığından, bilgisizliği nedeniyle parayı almakta sorun görmediğini belirtmek suretiyle hakkındaki suçlamayı ikrar ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıya isnat edilen ve Devlet memurluğundan çıkartılması sonucunu doğuran fillerinin sabit olduğu görüldüğünden, hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu . Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi sureti ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de . Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.