Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine yetkili sendika olarak katılmak için üyelerinden ve kamu çalışanlarından destek istedi.

Yetkili sendika belirleme şeklinin değiştirilerek kurumlara sandık koyma önerisi getiren Kahveci: “Yetkili sendika belirleme şeklini değiştirelim. Bizim 600 bin üyemiz var. Yetkili sendika ve konfederasyonun 1 milyonun üzerinde üyesi var. Getirelim sandığı, kurumlara sandıkları koyalım, herkes gizli oy, açık tasnifle sandıkta yetkiyi belirlesin. Var mısınız? Hodri meydan” dedi.

Türk Sağlık-Sen Mersin Şubesi tarafından düzenlenen istişare toplantısı gerçekleştirildi. Mersin Suphi Öner Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen toplantı Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türk Sağlık-Sen Mersin Şube Başkanı Halil Vural, Türk Sağlık-Sen olarak sadece bir sendika değil aynı zamanda büyük bir aile olmanın bilinci ile hareket ettiklerini kaydetti.

Belli ki memurlar doğru temsil edilmiyor! Bırakın Yetkili Konfederasyon değişsin Belli ki memurlar doğru temsil edilmiyor! Bırakın Yetkili Konfederasyon değişsin

Türk Sağlık-Sen çatısı altında sağlık çalışanlarının haklarını savunmak için mücadele ettiklerini belirten Vural: “Sağlık çalışanları olarak her geçen gün artan sorunlarımız ve sorumluluklarımız karşısında dayanışma içerisinde hareket etmek her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Türk Sağlık-Sen olarak sadece bir sendika değil aynı zamanda büyük bir aile olduğumuzun bilinci ile hareket ediyoruz. Ülkemizin dört bir yanında sağlık hizmeti sunan siz değerli arkadaşlarımızın emekleri, fedakarlıkları ve azimleri her türlü takdirin üzerindedir. Bizler bu çatı altında sağlık çalışanlarının haklarını savunmaya, onların sesi olmaya ve daha iyi şartlarda çalışmalarını sağlamak için yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün bu mücadelemize yenilik getirecek yeni hizmet binamızın açılışını yapmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Hep birlikte daha adil, daha hakkaniyetli ve daha güçlü bir sağlık sistemi için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Daha sonra söz alan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarla yetkili sendika olarak toplu sözleşme masasına oturmak istediklerini kaydederek: “Türkiye Kamu-Sen’in bu aziz milletin değerleriyle bütünleşmiş, kendine has sendikal bir duruşu vardır. Diğer sendikalarla karıştırmamak gerekir. Yani yanlışa yanlış diyecek kadar bir medeni cesareti, doğruyu da destekleyecek kadar güçlü bir iradesi vardır. Dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen gibi bir kuruluşun güven kapısı haline gelmesi, çalışanlar tarafından bu konuda desteklenmesi bizim için çok önemlidir. Biz çalışanları temsil noktasında en güçlü mekanizmanın toplu sözleşme süreçleri olduğu bilincindeyiz. İnşallah bağlı sendikalarımızla birlikte yetkiyi alarak toplu sözleşme masasında çalışanlarımızın haklarının geliştirilmesi ve ileriye götürülmesi noktasında çaba sarf edeceğiz şeklinde konuştu.

“BİZİM İÇİN ÖNCE VATAN”

Türkiye Kamu-Sen olarak 2 anlamda sendikal mücadele verdiklerini vurgulayan Kahveci, üzerinde bağımsız ve hür yaşanılacak vatan toprağının kendileri için öncelik olduğunun altını çizerek: “Bizlerin 2 anlamda sendikal mücadelemiz var. Biz hep şunu söyleriz; eğer üzerinde hür ve bağımsız yaşayabileceğiniz bir vatan toprağınız yoksa sendikacılıktan bahsedemezsiniz, temel hak ve özgürlüklerden bahsedemezsiniz, makam ve mevkiden bahsedemezsiniz. Üzerinde yaşayacağınız bağımsız bir vatan yoksa, siz o vatana sahip olmazsanız hangi haktan bahsedeceksiniz. Üzerinde bağımsız ve hür yaşayacağımız bir vatan toprağı bizim önceliğimizdir. Tabi bunun yanında çalışanlarımızın haklarının geliştirilmesi, iyi şartlarda çalıştırılmaları, insanca yaşayabilecekleri bir ücret alma anlamında da mütevazi değiliz. İyi sendikacılık yapıyoruz, iyi mücadele ediyoruz. 33 sene içerisinde çalışanlarımızın haklarını yerine getirilmesi noktasında güçlü bir mücadele ortaya koyduk. Bakın Türkiye Kamu-Sen 2002 yılında kurulduğundan 2009 yılına kadar yetkili sendikaydı. 2002-2009 yılları arasındaki kazanımlara bakalım, 2009’dan sonra yetkiyi elinde bulunduran, 7 tane toplu sözleşme yapanlar memurun 14 yılını heba edenlerin karnesine bakalım. Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu dönemde ortalama memur maaşı ile 23 tane çeyrek altın alırken bugün 8 tane çeyrek altını anca alıyoruz. Bunun sebeplerinde bir tanesi de kendisini yetkili sendika, yetkili konfederasyonum ben, her şeyi ben yaparım diyenlere bu sözümüz. Dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen gerçekten çalışanın yanında olmuştur. Şu anda Türkiye Kamu-Sen olarak çalışanların gerçek anlamda ücretlerinin reel olarak arttırılabilmesi için enflasyonun üzerinde bir ücret artışına ve refah ücretine ihtiyaç vardır. Biz bunu yıllardır ifade ediyoruz. Refah payı olmadan gerçekten çalışanların alım gücünü arttırmak mümkün değil. Bunu yaptığımız görüşmelerde hükümet yetkililerine de anlattık. Onun içinde refah payında ısrarcıyız. Enflasyon kadar zam sıfır zamdır. Çalışanların alım gücünü arttırmaz. Çalışanların alım gücünü arttırabilmenin yegane yolu refah ücretleridir” dedi.

“VERGİ ORANI YÜZDE 15’TE SABİTLENSİN”

Kamu çalışanlarının maaşlarını almadan, çocuklarının harçlıklarını vermeden, borçlarını ödemeden devlete olan vatandaşlık görevlerini yerine getirip vergilerini ödediklerini ifade eden Önder Kahveci: “Vergide adaleti tesis ederek az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alma uygulamasının hayata geçirilmesidir. Bu ilkede memurlar en düzenli vergisini ödeyen kesimdir. Daha maaşlarını almadan, çocuklarının harçlıklarını vermeden, borçlarını ödemeden devlete olan vatandaşlık görevini yerine getirip vergisini ödüyor. O zaman ne yapmak lazım; çalışanlara yeni bir anlayışla, yeni bir yaklaşımla vergi oranlarının yeniden düzenlenmesi gerekir. Bakın biz vergi vermeyelim demiyoruz. Vergimizi vereceğiz ama istiyoruz ki bizim vergi oranımız yüzde 15’te sabitlensin. Bu bizim hakkımız, baktığınız zamanda fazla bir şey istemiyoruz” şeklinde konuştu.

“SAĞLIKTA ŞİDDET ARTIK GÜNDEMDEN ÇIKMALI”

Konuşmasında sağlık çalışanlarına yönelik gerçekleşen şiddetin artık ülke gündeminden çıkartılması gerektiğini belirten Kahvesi şunları söyledi: “Sağlık çalışanlarımızın çalışma şartlarından kaynaklanan sorunlar var. Bakınız 21. Yüzyıl ülkesindeyiz hala Türkiye’de biz şiddeti konuşuyoruz. Sağlık çalışanlarının ve toplumun üzerindeki bu şiddet gündemini çıkartmamız lazım. Diğer taraftan Avrupa Birliği ortalamasına baktığımız zaman sağlık personeli (sağlıkçılar) ve hekim açısından yetersizdir. Mesela gelişmiş ülkelerde 4 hemşirenin yapmış olduğu işi bizim ülkemizde 1 hemşire arkadaşımız yapmaktadır. Geçen yıl sadece acillere 130 milyon müracaat olmuş. Dolayısıyla ücretler açısından ve sosyal imkanlar açısından sorunlarımız var. Bu sorunları çözerek çalışanların çalışma azimlerini ve motivasyonlarını üst seviyeye çıkartmamız gerekir. 20 bin kişinin çalışmış olduğu şehir hastanesinin içerisinde kreş, anaokulu yok. İçerisinde başka sosyal tesisler yok. 2025 yılı aile yılı olarak ilan edildi. Bu sorunların giderilmesi noktasında bu hususların mutlaka gündeme alınması lazım.”

“HAFTADA 4 GÜN ÇALIŞMA GETİRİLSİN”

Çalışandan daha iyi verim alınabilmesi için haftada 4 gün çalışma sisteminin Türkiye gündemine getirilmesi gerektiğine de değinen Kahveci, bu sistemin çeşitli ülkelerde uygulanmaya başlandığını ve verimli sonuçları olduğuna dikkat çekti. İngiltere’de bu konuda yapılan uygulamadan örnek veren Kahveci: “Şu anda gelişmiş ülkelerin çoğunda haftada 4 gün çalışma konusu uygulanmaya başlandı. Şimdi diyecekler ki Türkiye Kamu-Sen Başkanı daha mı az çalışalım diyor. Hayır; verimli çalışalım. İngiltere’de pilot bit uygulama yapıldı. Haftalık 4 gün çalışmanın son derece önemli çıktıları oldu. İrlanda, Almanya ve başka ülkelerde sadece İngiltere’de 250 tane firma haftalık 4 gün çalışmayı uygulamaya başladı. Buradaki amaç şu; iş-yaşam dengesini kurmak. Yani haftada 40 saat, 50, saat veya 60 saat çalışsanız verim olmuyor. Mesele verimliliği arttırabilmenin yolu çalışanlara zaman ayırmak. Yani ailesine, sosyal çevresine, çocuklarına zaman ayırmasını sağlamak lazım. Emin olun daha uzun süreli çalışmalar başka sosyal problemlere, sağlık problemlerine neden oluyor ve bunun maliyeti çok daha fazla. Onun için artık Türkiye’de de bunu gündeme almamız lazım. Türkiye Kamu-Sen olarak Türkiye yüzyılının inşa edilmesinde elimizden gelen gayreti göstereceğiz ama Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı emeğin yüzyılı olsun. Türk ve Türkiye yüzyılı ile beraber emeğin yüzyılı olsun” dedi.

“YENİ BİR PERSONEL REJİMİNE İHTİYAÇ VAR”

Türkiye yüzyılında yeni bir personel rejimine geçilmesi için bir taslak hazırladıklarını ve bunu 11 Şubat’ta kamuoyu ile paylaşacaklarını ifade eden Önder Kahveci, hazırladıkları taslakta işe alımdan görevde yükselmeye, mülakatın kaldırılmasına, ücretlere ve emeklilik sistemine kadar çalışanları ilgilendiren her türlü konuya değindiklerini vurgulayarak: “Türkiye yüzyılında Türkiye Kamu-Sen olarak yeni bir personel rejimine geçilmesi için bir çalışma başlattık. Bizim mevcut kanunumuz 1965 yılında çıkartılmış. Dönemi itibari ile iyi bir kanunmuş. Ama şu an itibari ile baktığımız zaman çalışanın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değil. Adeta bir yamalı bohça halini almış. Onun içinde yeni bir personel rejimine ihtiyacımız var. Bununla ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Önümüzdeki hafta itibari ile de 11 Şubat’ta Türkiye kamuoyu ile paylaşacağız. Türkiye Kamu-Sen’in genel anlamda sendikal talebi çalışan, üreten, yol gösteren ama hak ettiğini almasını bilen bir sendikacılık. Ülkemiz için çalışacağız, milletimiz için üreteceğiz, bilgi birikimimiz ve deneyimlerimizle üretenlere yol göstereceğiz ama hak ettiğimizi de alacağız. İşte yol gösterici anlamında da bir personel rejimi taslağı hazırladık. Bunun içerisinde ne var; işe alımdan görevde yükselmeye kadar, mülakatın kaldırılmasına kadar, ücretlere, emeklilik sistemine kadar hepsi var” şeklinde konuştu.

“YETKİYİ SANDIKTA BELİRLEYELİM”

Üyelerinden ve kamu çalışanlarından 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde yetkili sendika olarak Türkiye Kamu-Sen’in olması için destek isteyen Kahveci, yetkili sendika belirleme şeklinin de değişmesi gerektiğini belirtti. Kurumlara sandık koyarak herkesin gizli oy açık tasnif usulü ile yetkili sendikanın belirlenmesini isteyen Önder Kahveci şunları söyledi: “Sizlerden isteğimiz Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında yapılacak sözleşmeye yetkili sendika olarak katılmalarını sağlamanız. Bu konuda sizlerin azminize, kararlığınıza, güçlü iradenize güveniyoruz. Önümüzde çok uzun bir zaman yok. Şimdi buradan bir kez daha söylüyorum. Yetkili sendika belirleme şeklini değiştirelim. Bizim 600 bin üyemiz var. Yetkili sendika ve konfederasyonun 1 milyonun üzerinde üyesi var. Getirelim sandığı, kurumlara sandıkları koyalım, herkes gizli oy, açık tasnifle sandıkta yetkiyi belirlesin. Var mısınız? Hodri meydan. Türkiye Kamu-Sen’in açık ara yetkili sendika olacağına inanıyoruz.”

Konuşmaların ardından toplantı sona ererken, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Sağlık-Sen Mersin Şube hizmet binasının açılışı da gerçekleştirildi.

Kaynak: rss