Bugün içimden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı yazmak geldi nedense... Bir ilk bakan olduğu günlerdeki fotosuna baktım, bir pandemi dönemdeki fotosuna bir de şimdikine. Ne çok değişmiş Bakan Koca

Yüzündeki çizgiler mi yoksa saçlarındaki değişim mi? Değişimi say say bitmez. Hani bizim Anadolu'da genelde çok çaba sarfedip, gayret gösterip ama bir türlü sözü dinlenmeyen adam için etrafındakilere "Kocattınız be adamı" denir ya iste aynen öyle.

Kocatmışız be adamı. Peki kim kocattı? Toplum olarak bizim elbet payımız vardır ama özellikle bazı sağlık çalışanlarının tutumları var ya... Ahhhh, Ahhhh !

Merkebin bile “çüş” denildiği zaman laftan anladığı bir dönemde hem bazı sağlık kuruluşlarının hem de sözüm ona bazı kendini hekim zannedenlerin hastalara karşı davranışları adamın mesai mefhumu gözetmeden yaptığı tüm çalışmaları vatandaşın gözünde bir çırpıda çöpe atıyor.

Ayakta basit bir işlem için günübirlik yatış yapılan bir hastanın günlerce çıkışının yapılmaması mı dersiniz yoksa basit bir doğum sezeryanından hayati tehlikesi var denilerek yeniden hastaneye yatırılan ve tedavi ücreti yine hastadan tahsil edilmek istenmesi mi dersiniz yoksa gecenin bilmem kaçında acil servise giden hastadan para istenmesi mi dersiniz...

Say say bitmez!

Sözüm ona kendini hekim zannedip şifa dağıtması gerekenlerin hasta yakınlarına yaptığı ukala davranışları zaten anlatmaya gerek bile yok. Çünkü neredeyse küçük dağları onlar yaratmış.

Adamlardaki havayı görseniz mübarek bakanda yok o hava. En küçük bir şey demeye veya yapmaya kalksanız sağlıkta şiddete hayır diye hepsi sokağa dökülür.

Peki sözüm ona hekimlerin psikolojik şiddetine kim dur diyecek. Mesela siz olsanız tedavi için gitti zaman "burası otel değil tabi canin yanacak" diyen ve hiç bir tıbbi imkan kullanmadan eliyle ameliyat yerini kurcalayıp can yakana ne der ne yaparsınız?

Allah aşkına biz sağlıkta bu kafayla mı çağ atladık. "... Hastanesi yanında sağlığın cebinde" sloganını kullanıp neredeyse insanı ölümle burun buruna getiren kurumlar denetlenmeyecek mi?

Hepimiz yakından tanık olduk mesela; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in korona tedavisindeki o ölümle yaşam arasındaki sürece.  Adam Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine apar topar götürülmese belki bugün vefatının kaçıncı gününü, yılını konuşuyor olacaktık.

Bunlar basit birer örnek. İnanın etrafımızda o kadar çok bunların benzeri örneği var ki ne bu köşe bu örnekleri yazmaya yeter ne de bizim zamanımız.

Ama zamanımızın ve köşemizin yettiği bir durum var ki onu da açık açık belirteyim. Bu özel hastaneler ve ukala hekimlerin yaptıkları yüzünden yazık oluyor hükümetin ve Sağlık Bakanlığının çalışmasına. Ya bakanlık “yeter artık, dur diyecek” bunlara ya da vatandaş yasadaki cezaya katlanıp kendi cezasını kendi kesecek. Elbet ikinci şıkkı kabul ve tasvip etmemiz asla düşünülemez ama “taş olsa çatlar” diyorsak insan sabrının da bir yere kadar olduğunu kimse unutmasın.

Göz kliniklerinde randevu çıkmazı Göz kliniklerinde randevu çıkmazı

Ey bakanlık yetkilileri, ey ilgililer gelin bu duruma artık bir el atın. Atın ki o sesi titreyip üzüntüden kendisi hasta olacak kadar hizmet aşkıyla çalışan bu adamı daha fazla "Koca"tmayın olur mu?

Editör: Ceren Yıldız