Hürriyet Sağlık-Sen Samsun Şube Başkan Yardımcısı Ahmet Emir, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin 3. basamak yoğun bakım servisinde çalışan sağlık personeli (sağlıkçılar) eksiğine ve burada çalışan hemşirelere idareciler tarafından uygulanan mobbinge (yıldırma) dikkat çekti. Hastanenin yoğun bakım servisinde 7 yıldır mobbingle mücadele ettiğini söyleyen Emir, “Burası büyük bir hastane. 4-5 milyon civarı bir nüfusa hitap ediyor. Burada kaliteli hizmetten ziyade maddi anlamda çıkar sağlamak üzere işliyor sistem” dedi. Emir, “Yoğunluk, daha çok hasta, daha çok yoğun bakım odaklı... Yeni yeni yoğun bakımlar, servisler, birimler açılıyor. Ama personel eksiğiyle ve hiç alım yapmadan...” ifadelerini kullandı. Çalışanlara hem sendikal baskılar hem de idareci baskısı olduğunu kaydeden Emir, “Burada çalışan insanların tamamen özgüvenlerini törpülüyorlar. Aşağılıyorlar, hakaret ediyorlar. Çalışanlara insan yerine konulmayacak şekilde davranışlarla yaklaşılıyor. ‘Buradaki hastalara bakacaksınız. Tek hemşire 4-5 hastaya bakacak’ şeklinde bir baskı var. Hizmet kalitesinin hiçbir önemi yok” açıklamasını yaptı.
‘2 KAT FAZLA PERSONELE İHTİYAÇ VAR’
Üçüncü basamak yoğun bakım servisinin en kritik hastaların en son tedavi gördüğü yer olduğunun altını çizen Emir, “Hastalarımızın yeni doğmuş bebekten farkı yok. Yanlarında refakatçi kalamıyor. Bizim bu hastaları 30 saniye bile gözardı etmemiz gerek. Hastanın nefes alması, her şeyi bize bağlı. Biz konuşurken 1 dakika içinde belki 4-5 kez yutkunmuşuzdur. Buradaki hastalar, bunları yapamıyor. Bunların da bir personel tarafından yapılıyor olması gerek” diye konuştu. Emir, “Burada hemşirenin 8 saatlik vardiyada 3 saat boyunca 1 hastayla ilgilenmesi gerekiyor. Ama biz bu şartlarda 4 -5 hastayla ilgilenmek zorunda kalınca, bir hastaya ayırdığımız süre 30 dakikanın üzerine çıkmıyor” değerlendirmesinde bulundu. 3. basamak yoğun bakımda 2 hastaya 1 hemşire düşmesi gerektiğinin altını çizen Emir, “Ayrıca kliniğin hasta bakım personeli de 10 yataklı bir yoğun bakımda 4’ün altına düşmez. 4 tane hasta bakım personeli, 5 hemşire olur. Ama burada toplam 31 yataklı 2 yoğun bakım var, 2 sağlık personeliyle 6 hemşire görev yapıyor. Mevcut personelin tam 2 katı fazlasına ihtiyacımız var” dedi.
‘TEDAVİ SÜRECİ YÖNETİLEMİYOR’
Sağlıkçılara yapılan baskı ve mobbingin hasta ölümlerine neden olduğunu vurgulayan Emir, “Türkiye’de buradan daha yüksek mortalite oranı olan bir hastane olduğunu düşünmüyorum. Özellikle dahili birimlerde 10 hastadan 8’i ölüyor” ifadelerini kullandı. Emir, “Buradaki hekimler, tanınmış ve alanında uzman hocalar. Bu hocalara tedavi olmak için Türkiye’nin her yerinden insanlar geliyor. Avrupa’dan da geliyor. Turizm hastanesi görevi görüyor. Ancak hizmetin kalitesini belirleyen sadece hekimin iyiliği ve cerrahi işlemin başarısı değil, klinikte size uygulanan bakım. Önemli olan tedavi sürecinin yönetilmesi. Bu sağlanamıyor” diye konuştu. Maddi ve manevi olarak yıprandıklarını söyleyen Emir, “Her gün aldığınız hastaların 2-3 tanesinin vefat ettiğini, bunlar için de insan üstü bir mücadele verdiğinizi düşünün. Bu bir psikolojik yıpranma. Vardiyamızda gözümüzü dahi kapatamayız. Uyumanın yasak olduğu bir çalışma ama dinlenme boşluğu da yaratamıyoruz. Beden olarak bir saatten sonra çöküyoruz. 20 yıldır bu şartlarda çalışan arkadaşlarımız var” ifadelerini kullandı.
‘MADDİ KAZANÇLARI VAR’
Ayrıca Emir, şunları kaydetti:
“Arkadaşlarımız, ‘Psikolojimiz bozuldu, bizi buradan çıkarın’ diye talepte bulunuyor ama personel eksiğinden talep karşılanmıyor. Bizim şöyle bir hakkımız var: ‘2 hastayı alırız, üçüncüye bakmıyoruz’ diyebiliriz. Bakmadığımız zaman idare, 3. hastaya bakacak personel bulamaz. Bunu bildiğimiz için devreye vicdan giriyor. Kendimizden ödün vererek bakıyoruz. Özel yaşantımızdan da feragat ediyoruz. İzinli olmamız gereken günlerde gelip hasta bakıyoruz. Eleman sayın eksikse, basamak düşürürsünler. Ama bazı çevrelerin buradan maddi kazançları var. Bu çıkarlar karşısında bizlerin psikolojisinin önemi kalmıyor.” (Merve Kılıç-Cumhuriyet)