Gündem

Yoğunluğun nedeni sistemin kendisi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kamu hastanelerindeki yoğunluğu kabul etti ancak bunun nedenini randevusuna gelmeyen hastalara bağladı. Koca’nın bu açıklamaları tepkiye neden oldu. Hekimler “Yoğunluğun nedeni AKP’nin sağlık politikalarıdır. Sevk sisteminin olmaması, hekim sayısı yetersizliği, performansa bağlı ödeme gibi sorunlar çözülmeden randevu sorunu çözülemez” dedi.

 

 Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın randevusuna gitmeyen yurttaşlar nedeniyle birçok hastanın tedavi hakkından mahrum kaldığını söylemesi tepkiye neden oldu.

Sağlıkçılar, randevu sorununun asıl nedeninin bu olmadığını belirterek "Hastanelerde sevk sisteminin olmaması, 5 dakikada bir muayene, performansa bağlı ödeme yoğunluğu katladı. Yoğunluk arttıkça, şiddet vakaları tırmandı ve kamudaki hekimler ya özele geçti ya emekli oldu ya da yurtdışına göç etti. Ortada bu kadar sorun varken sorunu randevuya gitmeyen hastalara bağlamak, problemleri görmezden gelmek demektir" dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul’da yaptığı konuşmada Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nden (MHRS) randevu alıp gelmeyen hastalar yüzünden bir takım sorunların yaşandığını belirterek "Sorunu farkındayız, özellikle bazı branşlarla ilgili bu sorunun daha belirgin olduğunu biliyoruz" söyledi. Koca, Bayrampaşa’da geçen yıl bakılan hasta sayısının yaklaşık 1 milyon 100 bin, randevuyla gelen hasta sayısının 400 bin, randevusunu aldığı halde gelmeyen kişi sayısının ise 110 bin olduğunu söyleyerek, gelecek aydan itibaren randevusunu alıp gelmeme durumuna karşı birtakım çalışmalar yaptıklarını kaydetti.

HEKİM AÇIĞI VAR

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, BirGün’e yaptığı değerlendirmede Bakan Koca’ya tepki göstererek "Yoğunluğun nedeni gelmeyen hastalar değil. Hasta gelmemişse yoğunluğun azalması gerekir. Bir de demek ki bu hastalar çok uzun süreye randevu verildiği için kamuya gelmemiş, ya özele gitmiş ya da acil servislere. Acillerdeki yığılmanın en büyük sorunu bu" dedi.

Doç. Dr. Ali İhsan Ökten
 

Kamuda ciddi anlamda hekim açığı olduğuna dikkat çeken Ökten, özetle şöyle devam etti:

"Şu an Türkiye’deki hekim sayısı 205 bin kadar. Buna asistanlar da dahil olunca 100 bin kadarı kamuda. Kamuya dönüşler yeteri kadar olmadı. Özele kaçış veya yurt dışına gitmeler yaşanıyor. Ancak bakan sorunları görmek yerine faturayı yurttaşa kesmek istiyor. Sağlıkta Dönüşüm projesi ile kışkırtılmış bir sağlık politikası var. Sağlık ocaklarını kapattılar, aile hekimliğini getirdiler. Aile hekimliği sistemindeki amaç basamak sistemini oluşturmaktı. Onu yapmadılar, dediler ki ‘İsteyen istediği hekime gidebilir.’ Dünyada böyle bir sistem yok. Bir kişi hastalandığı zaman önce aile hekimliği sistemi varsa ona başvurur, aile hekimi gerek görürse ikinci basamağa, o da gerek görürse üçüncü basamağa gider. Ama bizde öyle bir şey yok. İsteyen bir günde beş ayrı hastaneye gidebiliyor. Ülkede bir yılda bir kişi 10’dan fazla sağlık birimine başvuruyor. Bu OECD ülkeleri arasındaki en yüksek rakam. Koruyucu sağlık sistemini ortadan kaldırınca tedavi edici sistem yoğunlaştı. Bununla hem ekonomik olarak hem de bu şekilde sağlıklı bir toplum oluşturamazsınız. Birinci basamağı kuvvetlendiren sağlık politikası yapmazsanız, basamaklandırma sistemini getirmezseniz, performans sistemini kaldırmazsanız randevu sorununu çözemezsiniz."

İŞ YOĞUNLUĞU FAZLA

Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur ise özetle şunları söyledi: "Kamu hastaneleri çok yoğun, hekim sayısı çok az. Mevcut randevuyu alan insanlar geldiğinde bile çok yoğun. Kamu hastanelerindeki çalışma koşulları iyileştirilmeli ki buradaki hekimler ayrılma koşullarını zorlamasın. Yoksa yurttaşı cezalandırarak, bununla ilgili düzenlemeler yapacağız diyerek bu işi çözemezsiniz. Sevk zinciri kesinlikle olmalı. Bu olursa kimin nereye gitmesi gerektiği zaten birinci basamakta yönlendirme ile yapılacak. Randevu sorununun temelinde piyasacı sağlık anlayışı yatıyor. Performans baskısı, 5 dakikada bir muayene, sevk zincirinin olmaması sorunları katlıyor. ‘Ne kadar çok hasta bakarsan o kadar çok para alırsın’ anlayışının dayatması nitelikli ve kaliteli sağlık hizmetini engelledi. Sevk zinciri getirilmedikçe, sağlıkçının çalışma koşulları iyileştirilmedikçe sorun çözülmez."

Sibel BAHÇETEPE-Birgün