Eskişehir Net'den Cihan Yıldırım yazdı...
Kuşkusuz her ölüm üzücü. Bazı ölümlere daha çok üzülürüz. Hayat devam eder ama bazı ölümlerin etkisi, hiç tanımasak bile devam eder…
71 Evler’de balkondan düşen çocuk, Enveriye civarında yüksek gerilime kapılan bir genç ve çocuk, Çamlıca’da yeni çiftin sobadan zehirlenmesi, Bulvar’daki direğe çarpan otomobilde ölen genç kız…
20 yılı geçen meslek hayatımda unutamadığım onlarca ölüm oldu. Bu ölümler benimle yaşıyor!
Geçen hafta yine böyle bir ölümün haberini yaptık. Genç hemşire Tuğba Koç, aracının içinde ölü bulundu. İntihar mı, cinayet mi tartışmasıyla geçen üç beş gündü.
Savcılık ve Emniyet’in soruşturması devam ediyor. İşin ‘adli’ kısmını bir kenara bırakıyorum. Yetkili merciler araştırmaya devam etsin.
Öte yandan Tuğba Koç’un ölümüne ‘yalnızlık’ neden oldu!
Ne gibi sorun ya da sorunlarla boğuştuğunu bilmiyoruz. Belki eşiyle, belki işiyle…
Uyku problemi yaşadığını biliyoruz. 15 gün rapor aldığını biliyoruz. Bir iki gün önce çalıştığı Şehir Hastanesi’nin Nöroloji Servisi’ne muayene olduğunu da biliyoruz.
Bu noktada sağlık camiasının sessizliğine anlam veremedim.
Başta sağlık sendikaları olmak üzere İl Sağlık Müdürlüğü, çalıştığı birim sorumluları, son gittiği Nöroloji Servisi…
Eşi, ailesi, akrabaları, mesai arkadaşları… Varsa dışarıdaki ‘normal’ arkadaşları…
Kimse fark etmedi, kimse duymadı Tuğba Koç’un yardım çığlıklarını…
Sağlık sektöründeki bir tanıdığım ‘ağır çalışma’ koşullarından bahsetti. Tuğba Koç’un ölümü üzerine yaptığımız bir sohbette “Bu insanlar 15 gece hastanede kalıyor” demişti.
Bir ayın yarısını hastanede yani iş yerinde geçiren bir sağlıkçı, ‘sağlıklı’ olabilir mi?
Nöbet sistemi nasıl bilmiyorum fakat duyduğum şey inanılmaz! Yoğun ve stresli altında çalışma, iş dışında bir hayatın olmaması, sosyalleşememe… Onlarca sorun görünüyor…
Öte yandan Tuğba Koç’un ölümü bunların konuşulmasına vesile olmadı. Büyük oranda intihar gibi duran olayın neden ya da nedenlerini konuşamadık.
Sendikalar sadece maaş ve özlük haklarıyla ilgili mi açıklama yapacak? İlgili sendikaların bu ölümü sorgulaması gerekmez mi? İki üç yıldır çalışma hayatında olan, 25 yaşındaki bir genç kadın neden ölmeyi tercih etti?
Yaptığı işle bir ilgisi var mı?
Eşiyle problem yaşıyorsa, o sorunlara da işi neden olmuş olabilir mi? Uykusuzluğunun kaynağı neydi? Doktora gitmek, yardım istemektir. Son gittiği doktor neden yardım edemedi?
Neyse sorunu, iş arkadaşlarıyla bir kahve molası sohbetinde çözülemez miydi?
En büyük adalet sarayını yapmak, adaletin tecelli edeceği anlamına gelmiyor. Evet, büyük ve gösterişli hastaneler yaptık… Belki şimdi biraz ‘içine’ bakmalıyız…
Tuğba Koç’un ölümüne ‘yalnızlık’ mı neden oldu!