Gündem

Gençlerin kariyer planı değişti

Türkiye'de şirketler yetenekleri bulmak ve elde tutmak açısından gittikçe daha çok zorlanıyor. Gençler arasında "Beyaz yakalı olmanın karşılığını eskisi kadar alamıyoruz" bakışı var. Gençler "Benim için haftanın beş günü işe gitmek hapse girmekten farksız" diyor. Şirketler ise yeniden çalışabilme umuduyla onları kırmadan 'Dostça vedalaşma'ya gidiyor.

Türkiye Gazetesi'nden Mahmut Özay'ın haberine göre Türkiye iş dünyasına özel olarak tasarlanıp hayata geçirilen ilk 'Yetenek Yönetimi Araştırması', yeni arayış ve trendlerin, ekonomide son dönemde yaşanan dalgalanmalarla birlikte, ülkenin yetenek havuzu üzerinde oluşturduğu etkileri çarpıcı sonuçlarla ortaya koyuyor. FutureBright Research ve GeneX Corporate iş birliğiyle perakende, teknoloji, e-Ticaret, finans şirketleri ile holding bünyelerinde görev yapan insan kaynakları yöneticileri ve 25-39 yaş arası yeteneklerin yanı sıra 'yetenek avcısı' danışmanlarla görüşüldü.

MESAİ KAVRAMINA KARŞILAR

Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri, beyaz yakalı olmanın yetenekler için havalı bir şey olmaktan çıkmış olması. Bunun temel sebeplerinden biri, Türkiye'de beyaz yakalı olmanın karşılığının eskisi kadar alınamadığına yönelik gittikçe yaygınlaşan kanaat. Daha açık bir ifadeyle, beyaz yakalıların maaş seviyeleri, şirketlerin sunduğu yan haklar ve statü sembolleri yeteneklerin gözünde cazibesini hızla kaybediyor. Öte yandan, çoğu yetenek için beyaz yakalı olmanın bedeli, kendisi olmaktan, özgürlük ve özgünlüğünden vazgeçmek anlamına geldiği halde, beklentiler ve elde edilenler, göze alınan bu kişisel maliyetleri artık karşılamıyor. Haftanın beş günü 09.00-17.00 mesaisi, bitmeyen toplantılar, alınamayan kararlar, iş yerinde karşılaşılan kısıtlamalar ve adalet hislerini zedeleyen hiyerarşi ayrıcalıkları, özellikle genç yetenekleri kaçıran faktörlerin başında yer alıyor. Gençler "Benim için haftanın beş günü işe gitmek hapse girmekten farksız" diyor.

DÜNYA ONLARIN PEŞİNDE

Araştırmanın bir başka önemli çıktısı, Türkiye'de son döneme damgasını vuran beyin göçü gerçeğini yeteneklerin bakış açısından teyit ediyor. Ülkenin son dönemde içine girdiği sosyo-ekonomik şartlar, yetenekler için yurt dışında çalışma seçeneğini gittikçe daha cazip bir hale getiriyor. İnsan kaynakları yetkililerine göre, etki alanını kaybetmeden daha yüksek bir refaha kavuşmak isteyen yeteneklere yurtdışından da yüksek bir talep var. Bu konuda konuşan bir yetkili "Türkiye'de özellikle dijital yetkinlikteki iş gücünü istihdam etmek zor" diyor.

Bu durum, Türkiye'de faaliyet gösteren şirketleri yetenekleri bulmak ve elde tutmak açısından gittikçe daha çok zorlarken, yeteneklerin yurt içi kariyer seçeneklerini de biçimlendiriyor. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, yetenekler Türkiye'de kalmayı tercih etseler bile, kendilerine daha sonra yurt dışının kapısını açacak seçeneklere, başka bir deyişle global ve çok uluslu şirketler ile faaliyetleri uluslararası alana yayılmış yerli şirketlere öncelik veriyorlar.

Bu şartlar altında operasyon alanı Türkiye ile sınırlı olan şirketlerin yetenekleri çekme ve elde tutma kapasiteleri epey yetersiz kalıyor. Araştırmada yer alan bir yetenek "Bir Türk firmasında çalışmama rağmen, yurtdışı ile bağlantılı olmam, gerektiğinde oraya gitme imkanımın olması, beni rahatlatan bir şey açıkçası" dedi.

AYRILSAK DA DOST KALALIM

Bu yeni gerçeklerin farkına varan şirketler çözüm olarak, kaybettikleri veya kaybetmeleri muhtemel yetenekleri tümüyle yitirmemenin yollarını arıyor. Ayrılığın kaçınılmaz olduğu durumlarda şirketler, yetenekleri, kendi çalışanı olmasalar bile ekosistemleri içinde, 'gig ekonomisi' şartlarıyla tutmaya çalışıyor. Bunun mümkün olmadığı şartlarda ise, gelecekte yeniden çalışabilmek beklentisiyle dostça vedalaşma, yeteneği tedarikçi, müşteri ya da en azından şirket hakkında olumlu sözler söyleyecek bir 'marka elçisi' olarak kazanmak gibi seçenekler devreye alınıyor.