Son Mühür'den Alper Temiz'in haberi;
2021 yılında kayıp Covid-19 aşılarıyla gündeme gelen Konya Taşkent İlçe Devlet Hastanesi, yeni iddialarla gündemde. Hastane çalışanları, başhekim Ali Alp'in karıştığı yanlış aşı uygulamasından, çalışanlara uygulanan ağır mobbingden bahsederek yetkililere ve kamuoyuna seslendi. Demiroğlu’nun iddiaları, sağlık çalışanlarına yönelik eşitsiz uygulamaların ve usulsüzlüklerin ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. İddiaların odağında, hastanede yapılan bir aşılama skandalı yer alıyor. Yanlış aşı, tehdit ve mobbing gibi pek çok suçlama başhekim Ali Alp’e yöneltiliyor. Hastane çalışanları yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
“Konya Bolay Köyü’nden Ertuğrul bebeğe, 6 aylıkken yanlış aşı yapıldı. Ben Taşkent Hastanesi’nde 9 yıldır çalışıyorum. Hemşire yetersizliği nedeniyle başhekim, eğitimsiz bir hemşireyi aşılama görevine koydu. Yanlış aşı uygulaması sonucunda çocuğun bacağı şişti. Başhekim ‘üstünü kapatalım’ dedi. Hasta CİMER’e şikâyet etti ama başhekim mini bir soruşturmayla olayı örtbas etti. Verem aşısı yerine hepatit B aşısı yapılması gerekiyordu. Bu çocuğun ileride verem olma ihtimali çok yüksek.”
Hastanede hemşire olan Z.D, başhekim tarafından sistematik bir mobbinge maruz bırakıldığını da şu sözlerle dile getirdi:
“Başhekim asılsız tutanaklar tutarak ifademi alıyor. Geleceğimi etkileyecek şekilde cezalar veriyor. Aylıktan kesme cezaları uyguluyor, valilik onaylamasa bile baskıyla yaptırıyor. Aile sağlığı merkezine kamera bağlatıp beni izliyor. Bu kişisel bir amaçla yapılıyor. Sürekli iftira atıyor, görev yükümlülüğümde olmayan işler yaptırıyor ve asıl işime odaklanmamı engelliyor.”
"Valiliğe şikayet ettim, vali yardımcısı beni kovdu"
Z.D, yaşananları tüm detaylarıyla şöyle anlattı;
“Ertuğrul bebek, 6 aylıkken yanlış bir aşı yapılmış. Ben, Taşkent Hastanesi'nde 9 yıldır çalışıyorum. Ancak hemşire eksikliği nedeniyle başhekim, eğitimsiz birini hemşire olarak görevlendirdi. Yeni atanmış hekimin yanına bu eğitimsiz hemşireyi verdikten sonra, bir köye gidiyorlar. Şu an 1 yaş 8 aylık olan bebek için, hemşire yanlış bir şekilde 0,5 ml dozunda aşı yapıyor. Bolay Köyü’nde toplamda 3 farklı aşı uygulanıyor: 5’li karma aşı, çocuk felci (OPA) aşısı ve hepatit B aşısı. Ancak hepatit B aşısı yerine verem aşısı yapılıyor. Verem olmayan bir kişiye bu aşı uygulandığında, ilerleyen yaşlarda ciddi sağlık sorunları çıkabiliyor. Ayrıca koldan yapılması gereken aşılar bacakta uygulanmış, 0,95 ml gibi yüksek bir doz kullanılmış. Bu durum kolda akıntıya yol açabileceği için doktora bilgi verilmesi gerekirken bu yapılmamış. Bebeğin bacağı şişmiş halde görülüyor.
Durum başhekime iletildiğinde, konunun üstünün kapatılmasını istiyor. Eğitimsiz hemşireyi görevlendirdiği için bu durumu gizlemeye çalışıyor. Aile, CİMER’e şikâyette bulunuyor ancak başhekim, göstermelik bir soruşturma açtırıyor. Oysa yeni bir hemşirenin doğrudan acil servise verilmesi doğru değil, önce oryantasyon eğitimi alması gerekirdi. Ancak bu kişi doğrudan göreve başlatıldı. Bu ihmaller nedeniyle çocuğun ileride verem olma ihtimali çok yüksek. Başhekim, aileye çocuğun durumunun iyi olduğunu söylemeleri için başka hekimleri yönlendirdi. Açılan soruşturmada yazılı prosedürlere uyulmuş gibi gösterildi. Ancak amacım bunları anlatırken şu: Hastalara gelişigüzel başka hastalıkların aşıları yapılıyor, hekim orderları (talimatları) yok ediliyor. Bu durumu ispatlamam çok zor çünkü orderlar yırtılarak cebine konuluyor. Başhekim, kızını da burada çalıştırıyor ve denetleme yetkisi olduğu halde eşit şartlarda görev dağılımı yapmıyor.
Kızına uzmanlık sınavını kazanması için görev vermezken, bize görevimiz olmayan işler yüklüyor. Örneğin sekreterlik işleri bile bana yaptırılıyor, bu yüzden esas görevime yetişemiyorum. Fazladan 120 saat çalıştırıldım. Hastalara bakmak beni yormuyor ama bu eşitsizlik ve haksızlık beni mesleğimden soğutuyor. Başhekim, asılsız tutanaklarla ifademi alıyor ve geleceğimi etkileyebilecek cezalar veriyor. Aile sağlığı merkezine kamera taktırıp kendi bilgisayarından beni izliyor. Bu yasa dışıdır. Kişisel amaçlarla bu kameraları kullanıyor. Bana sürekli uyarı, kınama, kademe durdurma ve maaştan kesinti cezaları veriyor. Valilik bu cezaları onaylamıyor ama başhekim ‘Vali bizim dostumuz’ diyerek baskı uyguluyor. Acil serviste istişare yapmamız gerektiğinde dahi başhekim, bizim bu alanlara girmemizi yasaklıyor. Tahlil almak için bile birçok engelle karşılaşıyoruz. Odalara girişimiz engelleniyor, sürekli baskı kuruluyor.
Arkadaşlarım bile başhekimden çekindiği için selam vermemeye başladı. Yeni mezun arkadaşlarımı bile bana karşı doldurup beni sorunlu biri gibi gösterdi. İl sağlık müdürlüğüne şikâyette bulunmadım, sadece rahat çalışmak istediğim için başvurdum. Ancak vali yardımcısı Fatih Ahmet Kurt, beni bu yüzden kovdu ve ‘Senin geldiğini bilseydim içeri bile aldırmazdım’ dedi. Başhekim bulduğu her fırsatta hakkımda tutanak tutturuyor. Çoğu yönetmelik dışı cezalar. Aldığım sağlık raporları nedeniyle bile tutanak tutuldu. Başhekim izindeyken bir hastaya ilaç yazdırmak için neredeyse soruşturmalık oldum. Bu kadar baskıya rağmen sesimi duyuramadım. Artık tek isteğim, bu durumun bir son bulması ve adaletin sağlanmasıdır.”
“Kaymakamlık soruşturmayı engelledi”
“CİMER, savcılık ya da başka bir kurum da bana yardımcı olmadı” diyen Z.D, şunları dile getirdi, “Kaymakamlık, soruşturmayı engelledi. Partililerle beni tehdit ediyorlar ve işimden olma korkusu yaşatıyorlar. Hatta başhekim, savcının yanında bile bana kahve yaptırdı. Hastanedeki 5 dinlenme odasının hepsinde buzdolabı var ancak benim odamda bulunan aşı dolabını aldırmak istedi. Aile hekimliği yönetmeliğine göre bu dolap alınamaz, ancak dolabı vermediğim için maaşımdan kesinti yaptı. Valilik bu kesintiyi de onaylamadı.
Başhekim aynı zamanda müteahhitlik yapıyor, birçok ev yaptırdı. Ancak hastaneyi kendi evi gibi kullanıyor, kira vermemek için burada yatıp kalkıyor. Hastanede 3 ayrı odası var, bir tanesi özel yatak odası. Bana yemek yememe cezası bile verdi. Sürekli üzerime geldiği için basına şikâyette bulunmak istedim.”