Türkiye son beş yılın en yüksek kızamık vaka sayısına ulaştı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2023’ün ilk altı ayında 2 bin 833 kesin vaka saptandı. Avrupa’daki vakaların yaklaşık yarısı bizden bildirildi. Vakaların yüzde 86’sı İstanbul’da.
Türk Tabipleri Birliği’nin Toplum ve Hekim dergisinde, Dr. Özgür Satılmış, Dr. Adem Albayrak ile Prof. Dr. Meltem Çöl’ün yazdığı ‘Dünyada ve Türkiye’de Kızamık Salgınları, Aşılamada Son Durum‘ başlıklı derleme, kızamıktaki vahim tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi.
Kızamık, bulaşıcılığı yüksek, salgınlara neden olabilen çocukluk çağı viral hastalıklardan biri. 1963’te aşısının bulunmasıyla salgınlar ve ölümler azaldı. Ülkemizde 1970’den itibaren aşısı yapılıyor. Ancak dünyada ve ülkemizde aşı reddi ve göçler gibi nedenlerle salgınlar yaşanıyor. Türkiye’de son yıllarda artan kızamık vakaları incelendiğinde eksik aşılı oldukları görülüyor.
Tek hasta 16-18 kişiye bulaştırabilir
Kızamık ateş, öksürük, nezle, konjonktivit ve döküntüyle seyrediyor. Virüs direkt temas, damlacık, damlacık çekirdeği ve hava yoluyla oluyor. Bir kızamık hastası 16-18 kişiye hastalığı bulaştırabiliyor. Aşılanmayan toplumlarda 2-5 senede bir salgın yapıyor. Kızamığın ishal, yaşamı tehdit eden zatürre, orta kulak iltihabı, beyin enflamasyonu ve ilerleyici kronik seyirli subakut sklerozan panensefalit (SSPE) gibi komplikasyonları var. Aşısız kızamığa yakalanan çocukların yüzde 1-5’i ölüyor. Özellikle sağlık koşulları kötü olan ülkelerde çocukluk çağı ölüm nedenleri arasında ilk sırayı alıyor. Beş yaş altı ölümlerin yüzde 7-10’unu oluşturuyor. Kızamık bir yaş altı çocuklar ile 20 yaşın üstündekilerde daha fazla ölüme ve hastalığı yol açıyor.
Son yıllarda vakalar artıyor
Dünyada ve ülkemizde kızamık vakaları yaygın aşılama sayesinde düşme eğilimindeydi. Ancak son yıllarda aşı hizmetlerinde eksiklik ve pandemi gibi nedenler aşılanma oranlarını azalttı ve vakalarda artış oldu.
Ayrıca aşılamayla kızamığın risklerinin görünürlüğünün azalması, aşı rehavetini artırıyor. Göçler sebebiyle insan hareketliliğinin artması da salgınlara zemin hazırlıyor. Bu nedenlerle kızamık aşılaması önemini koruyor. Kızamık vakaları 2018’e gelindiğinde yeniden artmaya başladı. 2019’da 2 bin 892 vakayla pik yaptı.
Dünyada ve Türkiye’de düzensiz göç hareketleri, COVID-19 pandemisinin sağlık hizmetlerine getirdiği aşırı yük, sokağa çıkma yasakları, seyahat kısıtlamaları ve acil durum müdahalesi nedeniyle sağlık ürünlerine erişimin yanı sıra mali ve insan kaynaklarının da kısıtlanması, aşı kararsızlığı ve reddi gibi devam eden zorluklar aşı kapsayıcılığı ve temel aşılama oranlarında düşüşe neden oldu.
Virüsün dolaşımını durdurmak için toplumsal bağışıklığın (aşılanma) yüzde 95’in üzerinde olması gerekiyor. 2022’de birinci doz kızamık aşısı yüzde 95’in üzerinde olan il sayısı gerileyerek 40 (yüzde 49) oldu ve son yılların en düşük seviyesine geldi.
İki ila dört yıl arayla ek aşılama gerekiyor
Derlemede, ülkemizdeki kızamık salgının nedeni tek tek sıralandı. Kızamık eliminasyonunu başarmak için rutin bağışıklama ile yüksek düzeyde bir toplum bağışıklığı elde etmek ve sürdürmek gerekiyor. Aşının koruyuculuğu yüzde 95 seviyesinde olduğundan, nüfusun tamamı aşılansa bile, her yıl yüzde 5 kadar duyarlı kişinin nüfusa eklenmesi durumunda virüs salgına neden oluyor. Bu nedenle özellikle rutin bağışıklama sistemleri aracılığıyla yüksek ve homojen aşılama sağlanamayan ülkelerde rutin bağışıklamanın kalitesine bağlı olarak her iki ila dört yılda bir ek aşılamaların yapılması gerekiyor.
Düzensiz göçler ve mülteciler vaka sayısını artırıyor
Türkiye Asya’dan Avrupa’ya geçiş ülkesi olma konumundan, kalıcı yerleşim bölgesine dönüştü. Dünyada son 10 yılda mülteci ve göçmen sayısı yaklaşık 40 milyondan 108 milyona çıktı. Tüm göçmen ve mültecilerin yüzde 52’si Suriye, Ukrayna ve Afganistan’dan kaynaklanıyor. Türkiye, resmi kayıtlara göre 3.6 milyon mülteciyle dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke. Bölgesel savaşlar, terör, açlık, dini- etnik- siyasi baskılar, ülkelerin kötü ekonomik koşulları, iklim değişikliği gibi nedenlerle ani nüfus hareketleri, göç rotası üzerindeki coğrafyalarda sağlık alanında da sorunlara neden oluyor.
Kızamık yayılma nedenleri arasında seyahat ve ani göç hareketleri de var. Salgınlar endemik bölgelerden gelen aşısız duyarlı kişilerin yeterli alt yapı ve sağlık olanakları olmayan bölgelerde bir arada kalmaları nedeniyle daha kolay ortaya çıkıp yayılıyor. Türkiye’de uzun süredir az sayıda görülen kızamık vakaları, 2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonrası 2012’den itibaren sığınmacılar ve 2019’dan sonra Afganistan- Pakistanlı göçmenlerin gelmesiyle 2013 ve 2019’da salgınlar şeklinde karşımıza çıktı.
Beş yıl sonra aşı reddi 50 bini bulacak
Bir diğer önemli sebep, aşı tereddüdü ve reddi. DSÖ üyesi ülkeler arasında aşı tereddüdünün incelendiği bir çalışmada, en sık neden olarak aşı güvenliğine ve yan etkilerine yönelik endişeye bağlı risk/yarar ikilemi saptandı. İkinci neden aşılanma ve önemi konusunda bilgi ve farkındalık eksikliği. Üçüncüsüyse aşılara ilişkin kültürel, dini ve sosyoekonomik nedenler. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aşı reddi artıyor. Çocuklarına aşı yaptırmak istemeyen ailelerin sayısının; 2011’de 183 iken, 2013’te 980, 2015’te 5 bin 400, 2016’da 12 bine yükseldi. 2018 itibariyle 23 bine ulaştı. 12-23 aylık çocukların yüzde 2’sinin hiç aşılanmadığı, 24-35 aylık çocukların ise sadece yüzde 50’sinin yaşa uygun aşılarının yapıldığı tespit edildi. Ülkemizde aşı redleri devam ederse, yaklaşık 5 yıl sonra aşı reddi 50 bine ulaştığında bağışıklama oranının yüzde 80’lere ineceği, aşıyla önlenebilir hastalıkların sıklığında artışlar olacağı ve salgınlar çıkacağı öngörülüyor.
Tam aşılı çocukların oranı azalıyor
Ülkemizde ise aşılama oranlarında başarılar elde edilmişken AKP iktidarıyla Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulanmasıyla tam aşılı çocuk oranı 2008’de yüzde 80.5 iken 2014’de yüzde 74.1’e geriledi. Bu birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğinin azaldığını gösteriyor. Tam aşılı olmayan çocuk sayısı 77 bin 694 kişi arttı. Yine sağlık hizmetlerinin kamusal niteliği ve niceliğinde azalma, sağlıkta ticarileşme, bilimsel bilgi ve değerler sisteminin yerini kişisel görüş ve inançların almasıyla birlikte aşılama hizmetlerinde düşüş yaşandı. Bu durum toplumda sağlık hizmetlerine güven problemine, aşı kararsızlığının ve reddinin artmasına yol açtı.
Sığınmacı ve göçmenlerin eksik aşıları tamamlanmalı
Derlemede tablonun düzelmesi için önerilerde bulunuldu:
• Kızamık aşı kapsayıcılığı sürveyansının takibi ve değerlendirmeleri düzenli olarak yapılmalı.
• Aile hekimliği bilgi sisteminde kayıtlı olmayan, zamanında aşılanmamış ya da eksik aşılı çocuklar saptanarak aşıları tamamlanmalı.
• Vaka görülmeyen bölgelerde de 6’ncı ya da 9’uncu aydan itibaren çocukların eksik aşıları hızla tamamlanmalı.
• Rutin kızamık aşılamasına devam edilmeli, 9-12 ay arası bebeklere ilave doz aşıları yapılmalı.
• Salgın görülen yerlerde 15 yaş altı çocuklar başta olmak üzere, epidemiyolojik veriler ışığında salgın kontrol aşılaması yapılmalı.
• Kızamık eliminasyon programına göre ve aşı kampanyaları başlatılarak aşı kapsayıcılık hızı tüm illerde yüzde 95’in üzerine çıkarılmalı.
• Aşı reddinin/tereddüdünün önlenebilmesi için etkin bir mücadele yürütülmeli.
• Kamu otoritesi ve yetkililer bölgelerin aşılanma oranı verilerini düzenli olarak kamuoyuyla paylaşmalı.
• Sığınmacı girişi kontrol altına alınmalı, belirlenen göçmenlerin en kısa sürede sağlık kontrolleri, kızamık ve diğer eksik aşıları yapılmalı.