İlahiyatçı Mustafa Karataş'ın, bir televizyon kanalında sunduğu programda bir izleyicinin telefonla bağlanarak "5 aylık hamile olduğunu, bebeğinin down sendromlu ve kalbinin delik olduğunu söylemiş ve doktorların aldırın dediğini" dile getirmesi üzerine yaptığı yorumlar; büyük tepki topladı. Karataş, hekimleri kastederek "Hayır, hayır, yaa, onlar para için neler söylerler. Para için keserler. Adam bile öldürüyorlar para için" ifadelerini kullandı. Sağlık emekçilerinin Karataş'a tepkisi çığ gibi büyürken, Genel Sağlık-İş Sendikası, Karataş hakkında suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet'e konuşan Sendika Genel Başkanı Derya Uğur, "Günümüzde hekimler ve tüm sağlık çalışanları gerek idareciler gerek hastalar ve hasta yakınları gerekse diğer sağlık çalışanları tarafından şiddete uğramaktadır. Söz konusu şiddet olaylarına ve şiddet tehlikesine karşın alınan önlemlerin yetersiz olmasından dolayı faillere caydırıcı cezalar uygulanmamaktadır" dedi. 

Sağlık-Sen olarak 6-10 Ocak tarihinde, iş bırakma eylemlerine katılmıyoruz Sağlık-Sen olarak 6-10 Ocak tarihinde, iş bırakma eylemlerine katılmıyoruz

'İTİBARSIZLAŞTIRILDIK'

22 yıllık siyasi iktidarın Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında uyguladığı yanlış sağlık politikalarının sonucunda sağlık emekçilerinin itibarsızlaştırıldığını kaydeden Uğur, şu ifadeleri kullandı:

"Toplumun sağlık çalışanlarına karşı bakış açısı '25 sene önce doktorlar bizi azarlardı. Şu an biz doktor beğenmeyip, doktor dövüyoruz' boyutuna taşınmıştır. Nitekim sağlıkta şiddet açısından yapılan istatistiki araştırmalar tüm şiddet olaylarının yüzde 25’i sağlık hizmeti sunumuyla ilgili olduğunu, sağlık çalışanlarının diğer hizmet sektörlerinde çalışanlara oranla 16 kat daha fazla şiddete maruz kaldığı, sendikamız alan araştırmasının sonucuna göre ise ankete katılan üyelerimizin yüzde 91'inin çalıştığı sağlık kurum ve kuruluşlarında sözel ve fiziki şiddete gördükleri ortaya konmaktadır. Sağlık emekçileri insan hayatının kutsallığı ve insanı yaşatmak üzere canıyla başıyla görevlerini yerine getirirken, siyasi iktidarın yönetememesinin sonucu olarak mesleğimiz diğer sektörlere oranla 'daha şiddet uygulanabilir' hale getirilmiştir.



'CEZAYI ARTIRAN UNSUR'

Türk Ceza Kanunu "Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde cezalandırılır” hükmüne işaret eden Uğur, "Bu açıdan suçun, örneğin televizyon veya radyo programları, gazete yazıları, Twitter, Facebook gibi sosyal medyada paylaşılan iletiler, fotoğraflar vasıtasıyla işlenmesi cezayı arttıran bir nitelikli unsur olarak dikkate alınmalı. Sendikamız Genel Sağlık-İş tarafından bu tip söylemleri şiddetle kınıyoruz" diye konuştu. 



 

Kaynak: rss